SERKAN11 {***KRAL***}
Mesaj Sayısı : 1081 Yaş : 30 Nerden : KOCAELİ İş/Hobiler : -MeKaNcI- Lakap : aDS_Coo (ENERJİ) : (REPP) : (PAYLAŞIM) : (TAKIMI) : (ADIM) : !^^SeRkAn^^! (S.ADIM) : boşver sALLa (YAŞIM) : 13_14 gircem (NERELİ) : ***TOkat*** (KANKA\'LIK) : (SİTE GÜCÜ) : (AVATAR) : Ruh Hali : Hayvanım : (Seviye) : Rep Puanım : 4682590022212 Ödülü : Kayıt tarihi : 08/09/08
mEkAnN mEkAnN: -MeKaNcI-
| Konu: ağlamayan bebeq (uzun ama okuyun lütfen) Çarş. Eyl. 10, 2008 5:40 pm | |
| - Neden almıyorsunuz içeri doktor bey? Eşimin yanında olmak istiyorum
- Olmaz beyefendi maalesef yasak.
- Bir kere elini tutup çıksam
- Sadece camlı bölmeden beş dakika bakmanıza izin verebiliriz. Lütfen daha fazlasını istemeyin.
Eşi daha nişanlıyken demişti
- “Bebeğimiz olursa doğumunda yanımda ol çok korkuyorum” diye.
- “Korkacak ne var canımın içi, tüm dünyada binlerce yıldır milyarlarca anne yaşadı ve yaşıyor bunu” diyerek teskin etmeye çalışıyordu.
Genç kız bunun üzerine sussa da her aklına gelişte söz vermesini istiyordu.
- “Tamam söz yanında olacağım” demişti bir gün. “Yeter ki sen iyi ol bir tanem“.
Camlı bölmeden karısına baktığında, yıllardır bahsettiği ve yüzünün geri kalanını sarmış acıyı bile bastıran korkuyu gördü gözlerinde. Gözgöze geldiklerinde onu daha önce hiç olmadığı kadar sevdiğini hissetti. Elini dudaklarına götürerek öpücük gönderdi.
Bir anda yüzü aydınlandı geç anne adayının. Sanki “İçeri gel, beni yanlız bırakma” dercesine bakıyordu ama doktoru göstererek omuzlarını silkti. İki elini kavuşturarak kalbine götürdü ve bir kere daha öpücük gönderdi sevdiğine.
Neden sonra gözü örtüye takıldı. Neden yeşildi ki? Tabuta sarılan da yeşil örtüydü. Hastaya böyle mi moral veriyorlar ameliyat öncesi ne kadar saçma diye düşündü. Mavi olsa insanın doktora güveni artar moral kazanırdı. Doktor seslendiğinde anlamamıştı beş dakika nasıl geçti diye.
Direnecek gücü de yoktu zaten. Kılına zarar gelmesine kıyamadığı sevdiği içeride acıdan kıvranıyordu ve bu onu kahrediyordu. Teknoloji her şeye çare buldu da niye hala bu doğumları acısız geçirecek bir şey bulamadılar diye hayıflandı.
Ameliyathane kapısında volta atarken bir başka baba adayının uzattığı sigaraya bakakaldı. “Hayır kullanmıyorum” diyecek oldu ama canı da bir o kadar istedi. Teşekkür bile edemeden ağzına götürdü. Uzanan çakmakla sigarasını yaktıktan sonra aklına geldi zayıf bir teşekkür.
Ellerinin ayası terden ıslanmış, kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu.
5 çocuk istiyorlardı. Dünyanın en iyi anne-babası olacaklar ve kendi ailelerinin yaptığı hataları tekrarlamayacaklardı. Mutlu ve huzurlu bir yuvaydı hep istedikleri. Ve oldu da.
- “Seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım aşkım” derdi hep.
Genç kız müztehzi gülümser:
- “Göreceğiz bakalım. Bir üz beni gösteririm ben sana!“.
Sonra ikisi de birbirinden güzel gülümser ve hasretle sarılırlardı sanki yıllardı uzak kalmış gibi.
- “Ben evimizde hiç kavga olmasın istiyorum. Çocuklarımızı hiç ağlatmayalım. Her zaman mutlu neşeli olalım. Hiç bağırmayalım birbirimize, çocuklarımız da öğrenmesin bağırmayı”
Genç adam hem seviniyordu bu cümlelere hem de içi burkuluyordu.
- “Tatlım bu çok ütopik. Hayat bu, acısı tatlısı her şey yaşanıyor”
- “Olsun! Biz elimizden geleni yapalım”
***
- Beyefendi burada sigara içmek yasak!
Hemşirenin uyarısı ona nedense çiçek almadığını hatırlattı. Öyle ya heyecandan telaştan unutmuştu. Karısı çok severdi çiçekleri ve o kadar acıdan sonra ilaç gibi gelirdi. Hemen fırladı. Hemşire arkasından bakakaldı öylece.
***
- Kır çiçekleri var mı?
- Elbette buket istiyorsunuz değil mi?
- Evet en büyüğünden bir buket yapın.
Buketi alıp çıkarken birden duraksadı. Gül de almalıydı. Karısı yıllardır aldığı gülleri kurutup biriktiriyordu. O kurumuş güllere baktıkça ona olan sevigisinin arttığını söylüyordu.
- Bana bir de kırmızı gül demeti yapın. 19 gül olsun içinde
19 eşinin uğurlu rakamıydı. Çiçekçi 19 sayısına şaşırmış görünse de hemen işe koyuldu.
- Açmamışlarından da koy arkadaşım
Karısı vazoda sonradan açan güllere de bayılıyordu. Buketleri kaptığı gibi ameliyathane binasına doğru giderken bir büfe farketti. Bir meyve suyu alsaydı hanımına belki susamış olurdu. Bir de kolonya aldı. Neden sonra gözü sigara paketine takıldı.
- Bir de sigara verir misiniz?
- Hangisinden?
- Light olan birinden olsun farketmez.
Ameliyathane katına merdivenlerde koşar adımlarla çıkarken artık bebeklerinin doğmuş olacağını düşündü. Baba mı olmuştu? Bebeği kucağına almadan hissedemezdi herhalde.
Ameliyathane önüne geldiğinde diğer baba adayının da orada olduğunu gördü. Adam bir sigara daha yakmış içiyordu.
- Bir haber var mı?
- Yok. Hemşireler girip çıkıyor ama bir şey demiyorlar. Benimki de içeride hala.
- İlk kez mi baba olacaksınız?
- Evet. Siz de öyle herhalde.
- Halimizden herkes anlar herhalde.
İkisi de ameliyatlar başladığından beri ilk kez tebessüm etmişlerdi. Sonra adamın gözü çiçeklere takıldı.
- Tüh ya hiç aklıma gelmedi. Bana ille de çiçek al doğumdan sonra demişti.
- Hemen hastanenin girişinde çiçekçi var.
- Şimdi bebek doğarsa burada olmak istiyorum. Neyse sonra alırım artık.
- Kır çiçeklerini sever mi eşiniz?
- Evet ama?
- Alın ben iki buket aldım zaten. Kısmet sizeymiş.
- Kızdırma karını. Hassas olur şimdi.
- Yok o güllerle mutlu olur zaten.
-Sağol kardeş ya. Hayatımda bu kadar büyük iyilik yapılmadı bana.
Bir anda içeriden gelen bebek sesine kulak kesildiler. Heyecanla ikisi de kapıya yaklaştı. Bencillikten hiç hoşlanmazdı ama o an çok bencil hissetti kendini. Doğan çocuğun kendi bebeği olsun istiyordu. Kır çiçeklerini verdiğine de pişman oldu. Ama artık geri de isteyemezdi. Adam da hemen kabul etmişti. Nezaket denilen bir şey vardı değil mi.
Bir hemşire çıktı. İkisi de nefeslerini tutmuş ne diyecek diye gözlerinin içine bakıyorlardı.
- Gözünüz aydın bir kızınız oldu dedi öteki adama bakarak
Bir anda halsiz hissetti kendini ve duvara monte soğuk demir sandalyeye attı kendini. Acaba onun da kızı mı olacaktı? Hep kızı olsun istemişti ama ultrasonda cinsiyetini öğrenmeme kararı almışlardı. Kız da gelse oğlan da ikisi de canları ciğerleri kendilerinden bir parçaydı.
Dakikalar geçiyor mu, geçmiyor mu, ne kadar süredir buradaydı farkında değildi. Esmer yarinin anne oluşunu müthiş bir acziyet ve teslimiyet içinde bekliyordu.
Hemşireler telaş içinde ameliyathaneye giriyor çıkıyor ama tek kelime etmiyorlardı. İçine bir korku düştü ama hiç bir ihtimal vermedi. İçeriden bir ağlama sesi de gelmiyordu. İçeriden telaşla çıkan bir hemşireyi durdurdu.
- Ne oluyor hemşire hanım. Neden hala bebeğimiz doğmadı?
- Beyefendi doğumlar çoğu zaman kolay olmaz. Sabredin.
Başka da çaresi yoktu zaten.
- “Güzel şeyler düşünmeliyim” dedi. | |
|
SERKAN11 {***KRAL***}
Mesaj Sayısı : 1081 Yaş : 30 Nerden : KOCAELİ İş/Hobiler : -MeKaNcI- Lakap : aDS_Coo (ENERJİ) : (REPP) : (PAYLAŞIM) : (TAKIMI) : (ADIM) : !^^SeRkAn^^! (S.ADIM) : boşver sALLa (YAŞIM) : 13_14 gircem (NERELİ) : ***TOkat*** (KANKA\'LIK) : (SİTE GÜCÜ) : (AVATAR) : Ruh Hali : Hayvanım : (Seviye) : Rep Puanım : 4682590022212 Ödülü : Kayıt tarihi : 08/09/08
mEkAnN mEkAnN: -MeKaNcI-
| Konu: Geri: ağlamayan bebeq (uzun ama okuyun lütfen) Çarş. Eyl. 10, 2008 5:41 pm | |
| Geleceği hayal etmek istiyordu ama güçlü hayal gücüne rağmen beceremiyordu. Aklı hep karısındaydı. O dünyanın en güzeliydi. Evlenmeleri yıllar almıştı ve çok uzun hikayeydi.
İlk gördüğü anda aşık olmuştu. Uzun bir süre çekinmişti söylemeye. Ayrı düşmüşlerdi ama kader onları yine biraraya getirmişti.
Bir gün ona olan platonik aşkını açıklamaya karar vermişti ama hiç kolay olmamıştı. Söylediğinde “Hayır” cevabı almaktan korkuyordu.
O sevdiği ilk kızdı ve bir daha başkasını da sevmek istemiyordu. Belki ona uygun değildi. Belki onun istediği kadar yakışıklı da değildi. Onun havalı, güzel ve zengin kalbine layık değildi belki ama yine de onu sevdiğini söyleyip, hemen ardından da evlenme teklif etmişti. Yüzyüze söylemeye cesareti olmadığı için mimiklerini göremiyor ve ne cevap vereceğini de bilmiyordu.
- Beyefendi gözünüz aydın bir oğlunuz oldu.
- Oğlum mu! Görebilir miyim?
Hemşire bir şey söylemeden içeri girdi.
Sevinçten çılgına döndü. Artık baba olmuştu. Çok mutluydu. Kapıdan içeri koşarak girip sevgilisine sarılmayı o kadar istiyordu ki şu an fakat yasaktı. Yasak olsundu. Onlar bu dünyada onu bu kadar mutlu eden ilk insan topluluğuydu. Şu an onlar ne istese, ne derse yapmaya hazırdı. Oğlunun sağ salim doğmasını sağlamışlardı.
Hemşire bir kundağa sarılı getirdi küçük bebeğini. O kadar küçüktü ki. Uyuyordu. Tüm masumiyetiyle ince ince nefes alıyordu. Bu kadar saçlı bir bebek hiç görmemişti. “Yakışıklı olacak benim oğlum” diye geçirdi içinden.
- Doğduktan sonra ağlamadığı için bizi korkuttu ama bir sorunu yok çok şükür. Allah bağışlasın.
- Eşim? Eşimi görebilir miyim?
Hemşirenin yüzü düştü.
- Başınız sağolsun beyefendi
Kucağında bebeğini düşürmemek için sımsıkı tutarken başından kaynar sular döküldü.
Aynı anda dünyanın en mutlu babası olmakla dünyanın en acılı kocası olmak!
__________________ | |
|