|||HABER_ARSİVİ|||

Akşehir'de trafik kazası: 4 ölü

Konya'nın Akşehir ilçesindeki trafik kazasında 4 kişi öldü.

Edinilen bilgiye göre, Sadık Kol (47) yönetimindeki 41 F 6483 plakalı
otomobil, Akşehir-Konya kara yolunun 12. kilometresinde karşı yönden
gelen Muhsin Çakmak (41) idaresindeki 42 ADD 78 plakalı kargo
kamyonuyla çarpıştı.

Kazada, otomobil sürücüsü Sadık Kol ile otomobilde bulunan Hayriye Kol
(43) ve kimliği henüz belirlenemeyen 2 kişi kaza yerinde hayatını
kaybetti.

Kazada hafif şekilde yaralanan kamyon sürücüsü Muhsin Çakmak, olay
yerine gelen 112 acil servis ekipleri tarafından ayakta tedavi edildi.

AA

Mor ve Ötesi’nin "Deli"si birinci sırada

Eurovision Şarkı Yarışmasında Türkiye'yi temsil eden Mor ve Ötesi
grubunun "Deli" şarkısı, internet sitelerinde en iyi video klibi olarak
birinciliğini koruyor.

Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da düzenlenen 53. Eurovision Şarkı
Yarışmasına katılan Mor ve Ötesi grubu, ilk provalarını başarıyla
tamamladı. Provada, Mor ve Ötesi grubunun ikinci yarı finalde
kullanacağı giysiler ilk kez tanıtıldı.

Ezel Akay yönetiminde hazırlanan www.delirium.fm
adlı web sitesinde "Deli" parçasının klibinin her gün çok sayıda hayran
ve meraklı tarafından izlenerek birinciliğini koruduğu grubun menajeri
Can Sertoğlu tarafından açıklandı.

Kerem Kabadayı, Burak Güven, Kerem Özyeğen ve Harun Tekin'den oluşan
Mor ve Ötesi grubunun üyelerinden Harun Tekin, grubun provalarına
ağırlık vereceklerini belirterek, ''İlk kez 14 gün aralıksız aynı
otelde kalacağız. Ancak konser verdiğimiz günler iki veya üç gün aynı
yerde kalıyoruz. Tatilimiz bile on günü geçmiyor. Bu yeni bir rekor
bizim için'' dedi.

Türkiye'de insanların bu yarışmaya büyük ilgi ve önem verdiğini
kaydeden Tekin, ''Zaten Eurovision'un finali dünya çapında yaklaşık 650
milyon insan tarafından izleniyor. Eğer bu yarışma önemli olmasaydı,
geçmişte bu kadar önemli popüler sanatçılar ve isimler bu yarışmaya
katılmazdı.''Harun Tekin, yarışmada giyecekleri kostümlerle ilgili
olarak da şunları söyledi:

''Türkiye'nin en önemli modacılarından Ümit Ünal, bizim için özel
kostümler tasarladı. Her birimizin özelliklerine uygun, farklı
kombinasyonlarda kullanılabilecek çeşitli kostümler tasarladı. Oldukça
iddialı kostümler aslında. Ama bizim de normal çizgimizin dışında
olmayan, bizim taşımakta rahatsız olmadığımız, ama gösterişli tarafları
olan güzel kostümler.''

Tekin, Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarından destek istedi.

Külleri Boğaz sularına serpilecek

Sanat yaşamı boyunca ''La Diva Turca'' olarak da anılan dünyaca ünlü
soprano Leyla Gencer'in külleri, 16 Mayıs'ta, vasiyeti üzerine İstanbul
Boğazı'na savrulacak.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğünden yapılan yazılı
açıklamada, Milano'da 9 Mayısta ölen Gencer'in vasiyeti üzerine
küllerinin, ilahi müzik eşliğinde Boğaz sularında İstanbul rüzgarıyla
buluşturulacağı belirtildi.
Açıklamada, 16 Mayıs cuma günü saat 11.30'dan itibaren Dolmabahçe
Sarayı bahçesinde, Mozart ve Saygun müziğinden oluşan bir program
gerçekleştirileceği ve programı orkestra şefi Rengim Gökmen
yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosunun
sunacağı kaydedildi. Açıklamada, bu törene tüm sanatseverlerin davetli
olduğu da ifade edildi.

20. yüzyılın en büyük divalarından Leyla Gencer, 10 Mayıs Cumartesi
günü Milano'daki evinde solunum ve kalp yetmezliğinden yaşamını
yitirmişti.


LEYLA GENCER'İN BİYOGRAFİSİ

Gencer, 1928 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Belediye
Konservatuarı'nda başladığı şan eğitimine İtalyan soprano Giannina
Arangi-Lombardi ve Apollo Granforte ile devam etti. Leyla Gencer sanat
hayatına ilk adımı 1950 yılında Ankara Devlet Operası sahnesinde
Mascagni'nin Cavalleria Rusticana eserindeki Santuzza rolüyle attı.
Leyla Gencer'in 1954 yılında Napoli'deki Santa Carla Tiyatrosu'nda
"Madame Butterfly" operasıyla başlayan uluslararası platformdaki opera
serüveni 1957 yılında Milano'da La scala Operası'nda ilk kez sahneye
çıktığında seslendirdiği Poulenc'in Les Dialogues de Carmelites
operasındaki rolüyle kazandığı başarıyla doruğa yükseldi.

ADINA MÜZE YAPILACAK

Dünyanın bütün ünlü opera sahnelerinde "La Diva Turca" olarak
alkışlanan ve büyük başarılara imza atan Leyla Gencer 1980 yılında
sahneleri bıraktığı güne kadar dorukta kaldı. Opera tarihinin gelmiş
geçmiş en büyük divalarından olan Leyla Gencer hayatının son yıllarını
Milano'da La Scala Operası'nda opera sanatçıları için kurulan
akademinin sanat yönetmeni olarak, genç şancıları yetiştirmeye adadı.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın Mütevelliler Kurulu Başkanı olan Leyla
Gencer 1995 yılından beri düzenlenen "Leyla Gencer Uluslararası Şan
Yarışması" yla opera dünyasına yeni yetenekler kazandırmaya devam
ediyordu.

Opera repertuarı 34 bestecinin 70'in üzerinde operasından oluşan Leyla
Gencer 1988 yılında sunulan "Devlet Sanatçısı" ünvanının yanı sıra, en
sonuncusu 2007'de İtalya'da aldığı Caruso Ödülü'ne kadar pekçok önemli
opera ödülünün de sahibiydi.

1 Mayıs'ta döven polislere soruşturma

1 Mayıs olaylarına ilişkin oluşturulan inceleme heyeti durum raporunu
tamamladı. Göstericilere dayak attığı iddia edilen polisler hakkında
soruşturma açılmasına izin verildi. Polislerin kimlik tespiti için
heyet oluşturulacak.



Polisin orantısız güç kullanmakla eleştirildiği 1 Mayıs gösterileri
nedeniyle İstanbul Emniyeti'nin kendi içinde oluşturduğu inceleme
komisyonu araştırmasını tamamladı. Hazırlanan raporda Cumhuriyet
Gazetesi önünde bir gazetecinin kolunun kırılması ve Şişli'de bir
göstericiye tekme atılması olayları ile ilgili olarak soruşturma
açılması istendi. 1 Mayıs kutlamaları kapsamında aralarında KESK gibi
bazı sendikaların da bulunduğu grupların Taksim Meydanı'nda gösteri
yapmak istemesi nedeniyle çıkan olaylar nedeniyle kurulan komisyon
çalışmalarını tamamlayarak rapor haline getirdi.


Emniyet içinde oluşturulan komisyonda MOBESE kameralarının görüntüleri
ile özel televizyon kanallarının görütüleri de tek tek incelendi. Polis
müdahalesi yaşanan bölgelerdeki 26 yunus ekibinin de bilgisine başvuran
komisyon, emniyete çağırdığı polislerden olaylara ilişkin teşhis
bilgisi aldı. Emniyet Müdürlüğü Hukuk İşleri ve Güvenlik Şube Müdürlüğü
birimleri tarafından oluşturulan komisyonun raporu doğrultusunda, iki
olay nedeniyle soruşturma açılmasına karar verildi.



Buna göre komisyon, Cumhuriyet Gazetesi önünde meydana gelen olayda
muhabir Ali Deniz Uslu'nun kolunun kırılması ve Şişli'de bir kadın
göstericiye tekme atılması olayları ile ilgili olarak soruşturma
açılmasını istedi.

Tamamlanan raporun ardından gözler Valilik ve emniyet birimlerinin
oluşturucağı soruşturma komisyonuna çevrildi. Komisyon, olaylara
karışan polislerin durumlarını inceleyerek karara bağlayacak.

Kraliçe'ye Kur'an'dan ayet okunacak

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'e, yarınki Bursa programı kapsamında
ziyaret edeceği Yeşil Camii'nde, Uludağ Üniversitesi (UÜ) İlahiyat
Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin ay tarafından Kur'an-ı Kerim'den ''Rahman''
suresi okunacak.

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, yaptığı açıklamada, Bursa Valiliğinin, hem
ilahiyat fakültesi öğretim üyesi olması hem de yabancı dil bilmesi
nedeniyle Kraliçe Elizabeth'e kendisinin Kur'an-ı Kerim okumasını uygun
bulduğunu bildirdi

Danıştay Başkanlığı için 20 Mayıs'ta start verilecek

Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, bugün yaş haddinden emekliye
ayrılacak. Çörtoğlu'nun emekliye ayrılması dolayısıyla bugün
Danıştay'da bir tören düzenlenecek. Sumru Çörtoğlu'ndan boşalacak
Danıştay Başkanlığı için şu ana kadar Birinci Daire Başkanı Yılmaz
Çimen, İkinci Daire Başkanı Mustafa Birden, Üçüncü Daire Başkanı Gürsoy
Gönenç ve Yedinci Daire Başkanı Turgut Candan'ın aday olduğu öğrenildi.


44 ÜYENİN OYU GEREKİYOR
Danıştay Genel Kurulu, 20 Mayıs Salı günü yeni başkanı seçmek için
toplanacak. Danıştay Başkanı seçilebilmek için 8 yıl Danıştay üyeliği
yapmış olmak gerekiyor. Başkan seçilebilmek için Danıştay üyelerinin
salt çoğunluğu olan en az 44 üyenin oyunu almak gerekecek. Gizli oyla
gerçekleştirilecek seçimlerde ilk üç oylamada sonuç alınamazsa üçüncü
turda en çok oyu alan 2 aday arasında dördüncü tur oylama yapılacak. Bu
turdan da sonuç alınmazsa seçim yeniden aday gösterilerek tekrarlanacak.

Malatya vahşetinin kilit ismi her şeyi reddetti

3 kişinin öldürülmesiyle sonuçlanan yayınevi katliamının en önemli ismi
Emre Günaydın hâkim karşısında örgüt iddiasını reddetti ve cinayeti
arkadaşlarının işlediğini ileri sürdü..

Malatya'da, 3 kişinin öldürülmesiyle sonuçlanan yayınevi katliamının
kilit ismi Emre Günaydın, ilk kez çıktığı hâkim karşısında
arkadaşlarını suçladı ve katliamı diğer zanlıların gerçekleştirdiğini
iddia etti. Davanın dün görülen 6'ncı duruşmasına sanıkların yanı sıra,
öldürülen Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske ve Almanya
Büyükelçiliğinden Ateşe Yardımcısı Dietmar Petring, Emre Günaydın'ın
babası Mustafa Günaydın, Uğur Yüksel'in annesi Hatice Yüksel da
katıldı. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasını yazılı olarak
veren, davanın kilit ismi Emre Günaydın, herhangi bir örgüt kurmadığını
ve kimseyi yönlendirmediğini iddia etti.

'SADECE TOKAT ATTIM'
Öldürülen Necati Aydın'ın kendisine mesaj attığını öne süren sanık
Günaydın "Daha sonra görüştüğümüzde İslamiyet'i kötüleyip
Hıristiyanlığı övdü" diye konuştu. Yayınevi'ne öldürmek için değil,
bilgi almak için gittiklerini ve bıçakları da korunmak için yanlarında
götürdüklerini iddia eden sanık "Necati Aydın'la sohbet ederken bir
anda küfürleşmelerin başladığını ve arbede çıktığını" öne sürdü.
Günaydın "Arbede sırasında elim kesildi. Ben sadece Tilman Geske'ye
tokat attım. Cinayetlere karışmadım. Cuma ve Hatip, 3 kişiyi yere
yatırıp bağladı. Sonra Salih, Cuma ve Hamit'i bıçaklarken gördüm. Ben o
arada lavaboya gidip yüzümü yıkadım" iddiasında bulundu.

"KİMSE YOK'
Varol Bülent Aral'ın kendisini yönlendirmesinin söz konusu olmadığını
belirten sanık iddia edildiği gibi emniyette üst düzey tanıdıklarının
bulunmadığını öne sürdü. Mahkeme Başkanı'nın Pişmanlık Yasası'ndan
yararlanmak isteyip istemediğini sorduğu sanıktan, örgütün arkasında
kimlerin olduğunu anlatmasını istediği ve bilgi vermesi halinde
cezasında indirime gidilebileceğini söylediği öğrenildi. Bunun üzerine
sanık Günaydın'ın da, "Arka yüzde herhangi bir kimse yok. Ben şimdi
kimin günahını alayım" diye yanıt verdiği belirtildi. Sanıklardan Salih
Gürler ise müdahil avukatların, İslami konularda hassas olup olmadığını
sorması üzerine, "İslam konusunda bilgim yok. Ayrıca zaman zaman alkol
de kullanırım" dedi. Emre Günaydın'ın babasının spor salonunda şükür
namazı kılıp kılmadığı sorulması üzerine ise sadece namaz kıldığını öne
süren Gürler, "Ben misyonerliğin ne olduğunu bilmiyordum. Misyonerlik
kelimesini de ilk defa geçen yıl ocak ayında Emre Günaydın'dan duydum.
Emre, bana onların amaçlarının vatanı bölmek olduğunu anlattı. Ayrıca
ben misyonerliğin Hıristiyanlıkla bir bağlantısı olduğunu da
bilmiyordum" dedi.

PKK'lıların yerleştiği yeni üsler de vuruldu

Türk ordusunun Aralık 2007 tarihinde düzenlediği "Güneş Operasyonu"
öncesinde Kandil, Zap, Haftanin ve Avaşin Basyan bölgelerinde üslenen
PKK militanları Türkiye sınırı ile arasında Zaho, Batufa, Sersing,
Begova, Kanimasi gibi yerleşim yerlerini alan Sipi Dağı'na (Beyaz Dağ)
çekildi. Türk askerlerinin operasyon sırasında sivillerle
karşılaşmasına yönelik olarak PKK'nın yerleştiği Türkiye sınırına 20-30
kilometre uzaklıktaki 2 bin metre yüksekliğinde ki Beyaz Dağ örgütün
ana karargahları olan Gare, Metina, Zap ile Kandil arasında geçiş
noktaları bulunması ve yerleşim yerlerine kaçış imkanı sağlaması
nedeniyle stratejik önem de taşıyor. Kaladiza kampı, Deralok kırsalına
da geçiş imkanı sağlıyan Beyaz Dağ, PKK tarafından, 1993-1995 yılları
arasında Kuzey Irak'da hakimiyet savaşına girdiği Barzani'ye bağlı KDP
ile Talabani'ye bağlı KYB güçlerine karşı da kullanmıştı.

SİVİLLER ZARAR GÖRMEDİ
Sınır ötesi operasyonlarda önce sınırdaki geçiş noktalarında bulunan
kampları hedef alan Türk Silahlı Kuvvetleri, önceki gece yapılan hava
harekatında Beyaz Dağ'daki PKK hedeflerini nokta atışı yaparak vurdu.
Sivillerin herhangi bir şekilde zarar görmediği belirtilen operasyonda,
PKK hedeflerinin vurulduğu yerel kaynaklar da doğruladı.

tmm çok güzel bende aklicemm

Sigara yasağı 6 gün sonra başlıyor

---

Türkiye'de 17 milyon sigara tiryakisi bulunuyor. Tütüne harcanan para
ise 10 milyar dolar bütçesi olan Sağlık Bakanlığı'nın çok üzerinde.
Tiryakiler bir yılda 15 milyar doları havaya üflüyor.
Maddi kayıpların yanında yılda 100 binin üzerinde vatandaş sigaraya bağlı hastalıklar yüzünden erkenden hayatını kaybediyor.

İşte böyle karamsar bir istatiğin ortaya çıktığı Türkiye'de kapalı
alanlarda sigara içme yasağı 19 Mayıs'ta uygulanmaya başlanacak. Yasa
kapalı alanlarda sigara içme yasağının yanı sıra sigara bıraktırma
amaçlı çeşitli yasaklar da içeriyor.

Yere izmarit atanlara zabıta ya da polis 23 YTL ceza kesebilecek. Resmi
kurumlarda ise kapalı alanlarda sigara içenlere kurum amiri ceza
verecek.

Sinema filmleri ve diziler de sigara kontrolünden geçecek. RTÜK ile
yapılan görüşmeler neticesinde özellikle eski sinema filmlerindeki
sigara görüntülerinin yapılacak kontrollerin ardından buzlanması
sağlanacak.

Kapalı alanlarda sigara yasağının uygulanmasına sayılı günler kala
milletvekillerine sigara içme alışkanlıkları konusunda bir anket
yapıldı.
Ankete göre milletvekillerinin yüzde 26'sı sigara içiyor.

CİHAN

Üniversiteler yeni ÖSS sisteminden rahatsız


Üniversiteye giriş sisteminde düşünülen İngiliz modeline rektörler
"sorun yaratır" diye tepki gösterdi. Üniversitelerden ve eğitim
kurumlarından görüş alınmadan açıklanan sistemin, sorun yaratacağını
belirten rektörler, "sistemin değiştirilmesi ülkemizde sorun yaratır"
mesajı verdi.

YÖK Başkan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın açıkladığı üniversiteye giriş
sistemi üniversitelerden tepki aldı. Özcan'ın İngiliz Modeli olarak
açıkladığı sistem ile tek sınav dönemi bitecek ve öğrenciler yılda
birkaç kez ve istediği zaman sınava girebilecekler. Öğrenciler bir ay
matematik, diğer ay coğrafya sınavına girebilecek ve notu düşük olan
sınavı yenileyebilecek. Seçtikleri branşlarda imtihan olacak olan
adaylar için puan sınırını üniversiteler belirleyecek. Sistemin asıl
yapılma sebebi olarak gösterilen durumda katsayının kalkacak olması.

ODTÜ REKTÖRÜ AKBULUT: "SİSTEMİN DEĞİŞTİRİLMESİ ÜLKEDE ÖNEMLİ SORUNLARA YOL AÇAR"

ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, ANKA'ya yaptığı açıklamada,
Türkiye'de uygulanan üniversiteye giriş sisteminin yaklaşık 65 yıldır
uygulandığını, oturmuş ve güvenilir bir sistem olduğunu söyledi.
Sistemin kimseyi şaibe altında bırakmadığını ve tüm toplumun güvenini
kazanmış bir üniversite giriş sistemi olduğunu belirten Akbulut, "Bu
sistemin herhangi bir şekilde değiştirilmesi, ülkemizde önemli
sorunlara neden olur. Çünkü bir buçuk milyon aileyi doğrudan
ilgilendiriyor. Kararların üniversite ve fakültelere bırakılması hem
üniversite yöneticilerini şaibe altında bırakır hem de toplumda da
güvensizlik yaratır" dedi. Yapılacak değişikliğin hiçbir sorunu
çözmeyeceğini savunan Akbulut, asıl sorunun bir buçuk milyon öğrenciden
sadece yüzde 10'unun fakülteye girebilmesi olduğuna dikkat çekti.
Üniversitelerde kalitenin sağlanması gerektiğini ve öğretim görevlisi
sayısının artırılması durumunda olduklarını kaydeden Akbulut,
"Taraflarla hiçbir diyalog kurulmadan bu sistemin gündeme getirilmesi
şu anda iyi olmadı. Üniversitelerle görüşülüp daha sonra her hangi bir
noktaya gelince paylaşılmalıydı. İlgili kurumlarla konsensüs
sağlanmadan paylaşılması toplumda huzursuzluk yaratır" diye konuştu.

AİBÜ REKTÖRÜ KILIÇ: "YENİ SİSTEM SORUN YARATIR, PLANLANMALI"

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Kılıç, ANKA'ya
yaptığı açıklamada, üniversitesi giriş sistemi için getirilmesi
planlanan yeni sistemin sorun yaratabileceğine işaret etti. Sistemin
denenmesi gerektiğini kaydeden Kılıç, üniversitelere giriş sistemi
üzerinde çok fazla oynanması taraftarı olmadığını ifade etti. şu anki
sistemin değiştirilmesi yerine geliştirilmesinden yana olduğunu
kaydeden Kılıç, "Ülkemiz gençleri için yeni alternatifler olmasın
gerekiyor. Fakat sistemin değiştirilmesinin sıkıntılar yaratacağını
düşünüyorum" dedi. Üniversitelerden ve öğrencilerden yeni sınav
sistemlerinin gelişmesinde görüş alınması gerektiğini vurgulayan Kılıç,
planlamanın buna göre yapılıp, ihtiyaçların belirlenmesi gerektiğini
söyledi. Yapılacak planlı bir çalışmanın sonucuna göre sistemin
oluşturulması ya da geliştirilmesi durumunda olunduğunu kaydeden Kılıç,
bu anlamda, işsizlik oranı ve üniversitelerin imkanları doğrultusunda
çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti.

HUKUKÇULARDAN İNGİLİZ MODELİNE DESTEK

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya da getirilmesi
düşünülen sistem ile ilgili yaptığı açıklamada, İngiliz Modeli'ni
olumlu bulduklarını söyledi. Kılıçkaya, mevcut sistemin veli ve
öğrenciler üzerinde ağır baskı yarattığını ve öğrencinin geleceğini
birkaç saate bağladığını kaydeden Kılıçkaya, getirilmek istenen sitemin
bu olumsuzlukları gideceğini ifade etti. Kılıçkaya, sisteme 2009
yılında geçilmesinin ise sorun yaratacağını belirterek, buna karşın en
kısa sürede uygulamaya konulmasını istediklerini anlattı.

(ANKA)

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ve eşi Edinburg Dükü Prens Philip, resmi ziyaret için özel uçakla Ankara'ya geldi.

Kraliçe ve beraberindekileri, Esenboğa Havalimanında Devlet Bakanı
Mehmet Aydın ve eşi Nihal Aydın, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara
Garnizon Komutanı Korgeneral Aslan Güner, İngiltere'nin Ankara
Büyükelçisi Nick Baird, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Yiğit Alpogan ve
eşi ile diğer yetkililer tarafından karşılandı.

Kraliçe Elizabeth'in gelişi sırasında Esenboğa Havalanında çok sıkı
güvenlik önlemleri alındığı dikkati çekti. Gazetecilerin çantaları ve
kameraları özel eğitimli köpeklerle kontrol edildi.

BURSA KRALİÇE 2. ELİZABETH'İ BEKLİYOR

Bursa'da, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ve eşi Edinburg Dükü Prens
Philip'in yarın ziyaret edeceği mekanlardaki hazırlıklar son aşamasına
geldi.

Ankara'dan yarın öğle saatlerinde uçakla Yenişehir Havaalanı'na gelecek
olan Kraliçe Elizabeth ve eşi, 1491 yılında yaptırılan kent
merkezindeki tarihi Koza Han'a geçecek.Koza Han'a gelişlerinde mehter
takımının konseriyle karşılanacak olan kraliçe ve eşi, burada iki iş
yerini ziyaret ederek, alışveriş yapacak, bir ebru gösterisini
izleyecek. Kraliçe ve eşi, 75'i İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliğince
belirlenen 315 davetlinin katılımıyla onurlarına verilecek yemeğe
katıldıktan sonra, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü tarafından hazırlanan
defileyi izleyecek.

Bursa'nın en önemli tarihi mekanlarının başında gelen Koza Han'da,
Kraliçe 2. Elizabeth ve eşi Prens Philip'in ziyareti öncesi hazırlıklar
önemli ölçüde tamamlanırken, handa faaliyet gösteren esnaf da heyecanlı
bir bekleyiş içine girdi.

Koza Han Derneği Başkanı Hasan Tunçman, kraliçe ve eşini ağırlayacak
olmaktan onur duyduklarını belirterek, ''Koza Han yönetimi ve
işletmecileri olarak bu ziyarete hazırız'' dedi.

Bu arada, merkez Osmangazi İlçe Belediyesinin, tarihi yapının bütün
detaylarını içeren bir kitap hazırladığı ve ziyareti sırasında
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'e takdim edeceği öğrenildi.

Kraliçe ve eşi, Koza Han ziyaretinin ardından bir Karagöz gösterisini
izlemek üzere Büyükşehir Belediyesi yakınlarındaki sanat galerisine
geçecek. Kraliçe, daha sonra TOBB tarafından restore edilen Yeşil Türbe
ile Yeşil Camii'ni ziyaret edecek.

Camide Kuran dinleyecek ve kendisine İngilizce bir Kur'an-ı Kerim
hediye edilecek olan kraliçeye, Yeşil Türbe'de de yapının tarihçesi ve
restorasyon çalışmaları hakkında bilgi verilecek. Kraliçeye, cami
yakınlarında bir kafeteryada da panoramik Bursa manzarası eşliğinde
İznik çiniciliği tanıtılacak.

Kraliçenin gelişi öncesi Yeşil Türbe ve Yeşil Camii'nin bulunduğu
bölgede belediye ekiplerince yürütülen hazırlıklar, son aşamaya
geldi.Türbe ve caminin arasındaki parke taş döşeli araç trafiğine
kapalı yolda bulunan çöp kovaları tarihi ziyaret öncesi yenileriyle
değiştirilirken, bozulan çim alanlar onarıldı, hem yolda hem de caminin
avlusundaki banklar boyanarak, daha güzel bir görünüme kavuşturuldu.

Öte yandan, Karagöz gösterisinden sonra Kraliçe 2. Elizabeth'den
ayrılacak olan Edinburg Dükü Prens Philip, Fiat-Tofaş'a gidecek. Prens
Philip'e, fabrika gezisi sırasında Fiat-Tofaş yöneticileri tarafından
bilgi verilecek.

AA

Karanlıkta empati

Özürlüler Haftası kapsamında Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ve
beraberindeki heyet Anıtkabir'i ziyaret ederken, Adıyaman'da düzenlenen
etkinlikte gözlerini siyah kumaşla kapatan protokol üyeleri bastonlu
yürüyüş yaparak görme engellilerle empati kurdu. Birbirlerinin koluna
girip bastonla kortej yürüyüşü yapanlar etkinlik sonunda görme engelli
vatandaşların yaşadıklarını daha iyi anladıklarını söyledi. Bir grup
özürlü de İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde yürüyüş yaptı. En önde
tekerlekli sandalyelerdeki özürlülerin, arkalarında zihinsel
özürlülerden oluşan müzik topluluğunun bulunduğu grup, müzik eşliğinde
Taksim Meydanı'na kadar yürüdü.

ÖSS'de tek sınav tarihe karışacak

ÖSS'de tek sınav tarihe karışacak
ÖSS yerine getirilecek yeni sınav tek aşamalı olacak, ancak TOEFL gibi
yılda birkaç kez yapılabilecek. Katsayı ise sorun olmayacak..

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ÖSS yerine getirilecek yeni
sistemle ilgili ayrıntıları açıkladı. Tek aşamalı ancak adayların TOEFL
gibi yılda birkaç kez girebilecekleri bir sınav yapılacak. Alan ve
katsayı sorunu olmayacak. Öğrenciler sınavlarda aldığı puana göre
istediği bölüme girecek. İlk kez açık uçlu sorular yöneltilecek.
Özcan'ın verdiği bilgiye göre YÖK'ün üzerinde çalıştığı yeni sistemin
ayrıntıları şöyle:

İŞTE YENİ SİSTEM

* 12-13 konuda sınav yapılacak. Üniversitelere her bölüm için adayların
hangi ders veya konulardan başarılı olması gerektiği sorulacak. Hangi
üniversitenin hangi test veya puanlarla öğrenci alacağı ÖSYM
kitapçığında yayınlanacak.

* Öğrenciler girmek istediği üniversite için gerekli testlere bakarak
12 testin 5'ini yanıtlayacak. 3'ünden aldığı puanla da istediği
üniversiteye müracaat edecek. Örneğin makine mühendisliğine genel
kabiliyet, matematik ve biyolojiden 80 puanın üzerinde alanlar kabul
edilecek. Bu puanı tutturanlar başvuracak.

* Yeni sınav ÖSS gibi tek aşama yapılacak. Ancak ÖSS gibi toplu halde
değil, TOEFL sınavında olduğu gibi yıl içinde birden fazla alınabilecek.

* Akademik yıl başlamadan önce öğrenci bir ay genel yetenek, bir ay
matematik, bir ay coğrafya sınavını alabilecek. İstenen puanı elde
edemeyen öğrenci yıl içinde birden fazla yapılan bu sınavlara tekrar
girebilecek. Aday üniversiteye aldığı en yüksek puanla başvurabilecek.

* Yeni sistemle üniversitelere girişte farklı katsayı uygulaması ve
alan da tamamen ortadan kalkacak. Adaylar aldığı puana göre
yerleştirilecek. Kimseye sen bu meslek okulundasın ancak şu meslek
yüksek okuluna gidebilirsin dinemeyecek. Puanı tutan makine mühendisi
de sosyolog da olabilecek.

* Sınav sistemi yeni olacağı için kontrolün iyi yapılabilmesi amacıyla Ankara'da veya Erzurum gibi belli merkezlerde yapılacak.

* Yeni sınavı üniversiteler veya önceden olduğu gibi ÖSYM yapacak.

Ölen ablasının değil kolundaki bileziklerin derdine düştü

Ankara Keçiören İrfan Baştuğ Caddesi
Protokol Yolu'nda meydana gelen trafik kazasında 1 kişi hayatını
kaybetti. Kazada hayatını kaybeden ablasının yanına gelen şahıs, cesedi
örten örtüyü kaldırıp, ablasının kolundaki bilezikleri tek tek çıkarıp
cebine koydu.

İrfan Baştuğ Caddesi'nde havaalanı yönünde giden Yaşar Y'.nin
kullandığı 06 YYF 52 plakalı otomobil, orta refüjden yolun karşısına
geçmek isteyen Kezban Yaz isimli kadına çarptı.

Çarpmanın etkisiyle karşı yola düşen yaşlı kadın olay yerinde hayatını
kaybetti. Bu sırada, kontrolden çıkan otomobil, yine aynı yönde giden
Harun K.'nın kullandığı 06 EVH 29 plakalı otomobille çarpıştı. Kazanın
etkisiyle şoka giren Yaşar Y., aracını bırakarak olay yerinden
uzaklaştı. Diğer aracın sürücüsü Harun K. ise ifadesi alınmak üzere
karakola götürüldü. Polis ekiplerinin irtibat kurduğu Yaşar Y., daha
sonra karakola geldi.

Olayın duyulması üzerine Kezban Yaz'ın yakınları olay yerine geldi.
Kaza yerine gelen yaşlı kadının oğlu sinir krizleri geçirerek, kazaya
karışan otomobillere saldırmak istedi. Acılı oğulu polis ekipleri
sakinleştirmeye çalıştı.

Kazayı duyarak olay yerine gelen Kezban Yaz'ın kardeşi, önce ablasının
cesedini teşhis etti. Daha sonra polislerin şaşkın bakışları arasında
ablasının kolundaki bilezikleri tek tek çıkaran şahıs, ablasının
kanının eline bulaşmasına rağmen bilezikleri cebine koydu.

Cesedin üzerindeki örtüyü kaldırıp diğer kolunda da bilezik arayan
kardeş, kaza sırasında yaşlı kadının altında kalan çantayı almak için
de cenazenin kaldırılmasını bekledi. Cesetteki bileziklerin
çıkarıldığını gören olay yerindeki başkomiser, bilezikleri alan adamı
kontrol etmek için bir polisi görevlendirdi.

Ölen yaşlı kadının kardeşi, ablasının kolundan çıkardığı bileziklerle ilgili görevli polis memuruna bilgi verdi.

Nöbetçi savcının talimatı üzerine Olay Yeri İnceleme ekiplerinin
çalışma yapmasından sonra Kezban Yaz'ın cenazesi Adli Tıp morguna
kaldırıldı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

CİHAN

Güneş sisteminin dışındaki en küçük gezegen keşfedildi

Güneş Sisteminin dışında şu ana kadar bilinen en küçük gezegen keşfedildi.

"Ciel et Espace" dergisinin internet sitesindeki haberde, yer kütlenin
3 katından biraz küçük olan gezegenin, arka plandaki bir yıldızdan
gelen ışık sayesinde tespit edildiği belirtildi.

Habere göre gezegen geçen yaz tespit edildi, ancak ABD'nin İndiana
eyaletindeki Notre Dame Üniversitesinden David Bennett liderliğindeki
uluslararası bilim adamlarından oluşan ekibin gezegenin özelliklerini
saptaması uzun zaman aldı.

"MOA-2007-BLG-192-Lb" adı verilen gezegenin, Güneş Sistemi dışında bulunan Dünya'ya en çok benzeyen gezegen olduğu belirtildi.

"MOA-2007-BLG-192-Lb"den önce bilinen en küçük gezegen, yer kütlenin 5 katı büyüklüğündeydi.

Gezegenin, ''kahverengi cüce'' olarak adlandırılan soğumuş yıldızlardan
olduğu sanılan Güneş'ten 20 kat küçük bir yıldızın çevresinde döndüğü
ve gezegenin ısısının eksi 250 derece olduğu tahmin ediliyor.

Bilim adamları, bu gezegenin Güneş Sistemi'nden yaklaşık 3 bin 500 ışık yılı uzakta olduğunu sanıyorlar.

Atık yağları börekçilere vermişler

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı,
'Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği' gereği, yetki sahasında
bulunan lokanta, sanayi mutfakları, oteller, tatil köyleri, moteller ve
yemekhanelerde denetimler yapıyor.

55 işyerinde denetimler yapan Büyükşehir Belediyesi Teknik Elemanları,
denetlenen işletmelerin bazılarında atık yağların börekçilere, lisansı
olmayan toplayıcılara verildiğini tespit etti. 6 işletmeye Kabahatler
Kanunu'na göre cezai işlem uygulandı.

Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği'nin 8. maddesine göre,
Büyükşehir Belediyeleri ile alt kademe belediyeleri, yetki sahasında
bulunan lokantalar, sanayi mutfakları, oteller, tatil köyleri, motel ve
yemekhanelerde, bitkisel atık yağların kanalizasyonlara dökülmesini
önlemek amacıyla denetimler yapıyor.

2006 yılından bu yana yapılan tebligatlar ve denetimler sonucu atık yağ
üreticilerinin lisanslı toplayıcılarla sözleşme yapmaları ve atık
yağları ayrı kaplarda toplamaları sağlanıyor. Ancak yönetmelik
hükümlerine uygun hareket etmeyenleri ve sözleşmelerini yaptıkları
halde atık yağlarını lisanslı firmalara teslim etmeyip, korsan
toplayıcılara verenleri tespit etmek amacıyla Sakarya Büyükşehir
Belediyesi Çevre Koruma Ve Kontrol Şube Müdürlüğü ve Adapazarı Su ve
kanalizasyon İdaresi (ADASU) ekipleri, Çevre Zabıtası ile birlikte
ortak denetimler gerçekleştiriyor.

Denetimlere; Erenler, Hanlı, Serdivan ve Sapanca'dan başlayan ekipler,
55 işyerini inceledi. Denetlenen işletmelerin bazılarında atık yağların
bazılarının börekçilere, lisansı olmayan toplayıcılara, yakıt olarak
kullanılmak üzere verildiği tespit edildi. 6 işletmeye Kabahatler
Kanunu'na göre cezai işlem uygulandı.

Gerçekleştirilen denetimlerde özellikle firmaların Bitkisel Atık Yağ
Toplama Sözleşmesi yapması, toplama kaplarında atık yağlarını ayrı
toplaması, atık yağlarını kanalizasyona dökmemesi, Çevre ve Orman
Bakanlığı'ndan lisans almamış firmalara yağını teslim etmemesi,
teslimat sırasında Ulusal Atık Taşıma Formları'nın düzenlenmesi gibi
hususlar dikkate alınıyor.

Bu hususlara dikkat etmeyenler işletmeler hakkında Kabahatler
Kanunu'nun 41. maddesine göre işlem yapılarak, yemek fabrikalarına 2
bin ve diğer işletmelere de 650 YTL cezai işlem uygulanıyor. Çevre
Koruma ve Kontrol Şube Müdürlüğü ve ADASU ekiplerinin yaptığı
denetimler önümüzdeki günlerde de devam edecek. Yönetmelik hükümlerine
aykırı hareket edenlere cezai işlemler uygulanacak. Kullanılmış atık
yağlar yeniden kullanıldığında kanserojen içeriyor.

(CİHAN)

TÜRKSAT 3A yola çıkıyor

TÜRKSAT, 3A uydusunun Kouru Yerel Saatiyle 23 Mayıs 2008 Cuma günü saat
18.30'da (Türkiye saati ile 24 Mayıs 2008 Cumartesi günü 00.50-01.35
saatleri arasında) Güney Amerika'daki Fransız Guyanası Uzay
Merkezi'nden uzaya fırlatılacağı bildirdi.

TÜRKSAT'tan yapılan yazılı açıklamada TÜRKSAT 3A uydusunun tasarım,
entegrasyon ve test aşamalarının tamamlandığı belirtildi ve ''TÜRKSAT
3A uydusunun, Kouru Yerel Saatiyle 23 Mayıs 2008 Cuma, 18.30'da,
(Türkiye saati ile 24 Mayıs 2008 Cumartesi 00.50-01.35) Güney
Amerika'daki Fransız Guyanası Uzay Merkezi'nden uzaya fırlatılacak''
ifadelerine yer verildi.

TÜRKSAT 3A uydusunun devreye girdikten sonra, halen TÜRKSAT 1C
üzerinden verilen mevcut hizmetleri sunmanın yanı sıra ilave talep ve
ihtiyaçları da karşılayacağı belirtildi ve yeni uydunun 20 yıl boyunca
hizmet vermesinin beklendiği vurgulandı.

Söz konusu uydunun Türkiye ile birlikte Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika,
Orta Asya ve Çin'e kadar uzanan çok geniş bir kapsama alanında,
televizyon yayıncılığının yanı sıra internet, ses ve data
aktarımlarında hızlı ve güvenli iletişime imkan tanıyacağı belirtildi.

Yüksek düzeyde anahtarlanabilme özelliğiyle farklı kapsama alanlarından
gelen yayınları diğer bölgelere aktarabilme kapasitesine sahip olan
TÜRKSAT 3A uydusu ile birlikte TV yayınlarının 50-60 cm gibi küçük
çaplı antenler aracılığıyla daha yüksek kalitede izlenebileceği
bildirildi.

Yeni uydu üzerinden sunulacak olan VSAT uygulamaları sayesinde kurumsal
müşterilerin de yine aynı büyüklükteki antenler vasıtasıyla çok rahat
bir şekilde hizmet alabilecekleri ve bu özelliği ile TÜRKSAT 3A
uydusunun VSAT altyapılarının kurulum maliyetlerinde önemli oranda
azalmaya da olanak sağlayacağı kaydedildi.

Açıklamada, TÜRKSAT 3A'nın diğer yandan yıldız izleme (star tracking)
özelliği ile uzaydaki yıldızların konumlarına göre kendi yerini
belirleme yeteneğine sahip olacağı, böylece uydunun yer istasyonundan
takibinin daha da kolaylaşacağı ifade edildi.

UYDUNUN ÖZELLİKLERİ

TÜRKSAT 3A'nın üretimi için ilk resmi girişimin 2005 yılının Nisan
ayında başladığı belirtildi ve uydunun tasarım, entegrasyon ve test
aşamalarına paralel şekilde yürütülen teknoloji transferi ve eğitim
projesinde 22 Türk mühendisin de görev aldığı ifade edildi. Açıklamada,
''Böylece, bundan sonra TÜRKSAT için üretilecek uyduların Türk
mühendislerce tasarlanabilmesi yolunda, ilk ve en önemli adım atılmış
oldu'' denildi.

Türkiye'nin sahip olduğu uydular arasında en gelişmiş özelliklere sahip
olan uydunun TÜRKSAT 3A olduğunun vurgulandığı ve söz konusu uydunun
Türkiye'nin beşinci haberleşme uydusu olduğu hatırlatıldı. Açıklamada,
3A uydusu ile ilgili şu bilgilere yer verildi:

''TÜRKSAT 3A 1296 Mhz'lik pazarlanabilir kapasiteye sahip olacaktır. Bu
kapasite, TÜRKSAT 1C uydusunun yaklaşık iki katı kadar büyüklükte bir
kapasiteye denk gelmektedir. TÜRKSAT 3A halen uzaydaki yörüngesinde
bulunan TÜRKSAT 1C uydusunun mevcut trafiğinin tamamını karşılayacaktır.

TÜRKSAT 3A 20 yıl boyunca hizmet verebilecektir. TÜRKSAT 3A'nın 42
derece doğu lokasyonunda devreye girmesiyle birlikte mevcut televizyon,
radyo ve VSAT aktarımları çok yüksek hız ve kalitede
gerçekleştirilebilecektir.''

1989'DAN 2015'E

Açıklamada Türkiye'nin ilk uydu girişiminin 1989'da başladığı ve atılan
bu ilk adımla, TÜRKSAT 1A uydusu üretildiği hatırlatıldı. 1994 yılında
TÜRKSAT 1B uydusunun hizmete sokulduğu, sonraki yıllarda ise TÜRKSAT 1C
ve TÜRKSAT 2A uydularıyla iletişim alanında yeniliklerin takip edildiği
belirtildi ve ''TÜRKSAT 3A ile birlikte yeni bir atılım
gerçekleştirmiştir'' denildi.

TÜRKSAT 3A'nın yapımı için ilk resmi girişimlerin 2005 yılının Nisan
ayında başladığı dile getirilen açıklamada ''23 Mayıs 2008'de uzaya
gönderilecek olan TÜRKSAT 3A'nın ardından 2011 yılında TÜRKSAT 4A
uydusunun uzaya gönderilmesi ve 2015 yılında da tasarım, entegrasyon ve
test aşamalarının tamamı Türk mühendis ve Türk uzay sanayisinin ürünü
olacak ilk milli uydumuz TÜRKSAT 5A'nın uzaya gönderilmesi
hedeflenmektedir'' ifadelerine yer verildi.

TÜRKSAT HAKKINDA

TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş'nin, TÜRKSAT uyduları
ve diğer uydular üzerinden her türlü uydu haberleşmesini gerçekleştiren
dünyanın önde gelen uydu operatörlerinden biri olduğu bildirilen
açıklamada şunlar kaydedildi:

''TÜRKSAT 1996 yılında kurulan Eurasiasat SAM şirketine de sahiptir.
TÜRKSAT A.Ş, TÜRKSAT 1C ve TÜRKSAT 2A (Eurasiasat 1) uyduları ile,
Avrupa'dan Asya'ya uzanan geniş bir coğrafyada hizmet vermektedir.

Şirket, TV ve radyo yayıncılığının ve yurt içi kablo hizmetlerinin
(KabloTV, KabloInternet) yanı sıra, kırsal alan telefon haberleşmesi,
acil durum haberleşmesi, uluslararası telefon haberleşmesi, uydular
üzerinden kurumsal ağ hizmetleri sağlamaktadır.

e-Devlet Kapısı'nın teknik altyapısı ve kamu kurumları ile
entegrasyonunu da üstlenen TÜRKSAT A.Ş, Genişbant VSAT projesi ve daha
pek çok yeni projeyle birlikte uydularımızın etkin biçimde
kullanılmasına öncülük etmektedir.''

(AA)

KPSS başvurularında son gün

Lisans mezunları ile lisans programlarından mezun olabileceklerin
katılacağı Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) 28 Nisanda başlayan
başvuru süresi bugün mesai saati bitiminde sona erecek.

Sınava başvurmak isteyenler, ''2008-KPSS Lisans Kılavuzu'' ile aday
bilgi formunu 2 YTL karşılığında başvuru merkezlerinden alabilecek.
KPSS'ye, öğretmen adaylarının da başvurması gerekiyor. Adaylar, başvuru
merkezleri ile ilgili bilgilere ÖSYM'nin www.osym.gov.tr internet adresinden ulaşabilecek.

KPSS'ye daha önce girmiş adaylar, internet üzerinden başvuru
yapabilecekler. İlk kez girecek adaylar ise sınav ücretini yatırdıktan
sonra başvuru merkezlerinden randevu alarak başvurularını
gerçekleştirecekler.

KPSS kılavuzunda, Türkiye İş Kurumunun (İŞKUR), KPSS sonuçlarının
normal, özürlü ve eski hükümlü işçi alımında da kullanacağına ilişkin
duyurusuna da yer veriliyor.

Lisans mezunları ile lisans programlarından mezun olabileceklere
yönelik düzenlenecek KPSS, 28-29 Haziran 2008'de cumartesi sabah,
cumartesi öğleden sonra, pazar sabah ve pazar öğleden sonra olmak üzere
dört oturumda gerçekleştirilecek. Cumartesi sabah oturumuna tüm
adayların katılması gerekiyor.

Ortaöğretim ve önlisans mezunları ile bu öğrenim düzeylerinden mezun
olabilecekler için düzenlenecek KPSS ise 21 Eylül 2008'de yapılacak. Bu
adayların başvuruları ile ilgili ayrıntılı bilgi daha sonra ÖSYM
tarafından duyurulacak.

Süper Loto çekilişi yapıldı

Süper Loto çekilişi yapıldı




Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Süper Loto 6/54
oyununun bu haftaki çekilişi yapıldı.29. Hafta'nın kazandıran
numaraları; 2, 11, 17, 19, 25 ve 29 olarak belirlendi.

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen Süper Loto 6/54'ün
bu haftaki çekilişinde de 6 bilen çıkmayınca, büyük ikramiye 6 milyon
193 bin 376 YTL 9 YKr haftaya devredildi.

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre; 29.
Hafta çekilişinde 5 bilen 76 kişi 3 bin 880 YTL 70'şer YKr, 4 bilen 3
bin 936 kişi 80 YTL 65'er YKr, 3 bilen 80 bin 838 kişi de 6 YTL 45'er
YKr ikramiye alacak.

Bu haftaki çekilişte, 7 milyon 327 bin 152 YTL 79 YKr ikramiye
dağıtıldı.Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu,
Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar
Kurumu'na toplam 1 milyon 360 bin 533 YTL 93 YKr, ŞOV'a 503 bin 901 YTL
45 YKr, KDV olarak da 902 bin 763 YTL 46 YKr aktarılacak.Süper Loto
6/54'te büyük ikramiye, 9 haftadır devrediliyor.

AA

Başkent'te elektrik kesintisi

Dağıtım şebekelerinde önceden planlanan yıllık periyodik işletme,
bakım, onarım ve tesis çalışmaları nedeniyle 12-13-14 Mayısta
Ankara'nın bazı yerlerinde elektrik kesintisi uygulanacak.

Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan yazılı açıklamaya göre, elektrik kesintisi yapılacak yerler gün ve saat olarak şöyle:

12 Mayıs Pazartesi günü;

09.00-14.00 saatleri arasında, Altındağ'da, Başak Mahallesi 148. Sokak
ve civarı, Çankaya'da, Bağcılar Mahallesi 5, 6, 9, 10, 37. sokaklar ve
35. Sokak'ın bir kısmı,

10.00-12.00 saatleri arasında, Çankaya'da, Harita Destek
Komutanlığı,10.00-15.00 saatleri arasında, Çubuk'ta, Saray Beldesi
Fatih Mahallesi'nin bir kısmı, Sirkeli Beldesi, Abadan, Karaköy,
Karşıyaka, Kösrelik Kızığı, Yuva, Çalseki, Güzelyurt, Sarıbeyler,
İkipınar, Kızılca, Kutuören, Melikşah, Gümüşyayla, Aksan Pano ve
civarı, Fem Mobilya, Kösedağ Besicilik, Nergiz Besicilik, Kurusarı,
Gümüşoluk köyleri,

13 Mayıs Salı günü;

09.00-14.00 saatleri arasında, Altındağ'da, Başak Mahallesi 149. Sokak ve civarı,

14 Mayıs Çarşamba günü;

09.00-14.00 saatleri arasında, Altındağ'da, Başak Mahallesi 141.
Sokak'ın bir kısmı, Çankaya'da, Eskişehir Yolu Üstün Petrol, Bezci
İnşaat, Vodafone, Tuborg kabin karşısı depolar.

(AA)

Telif ücreti sanatçıları böldü

Besteci ve yorumcu İlhan Şeşen'in de aralarında bulunduğu bazı ünlü
sanatçıların, Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği'nden
(MESAM) ayrılarak, Musiki Eseri Sahipleri Grubu'na (MSG) üye olması,
MESAM ile ayrılan sanatçılar arasında tartışmaya neden oldu.

Şeşen, MESAM üyeliğinden ayrıldığını belirterek, MESAM yöneticilerinin
işlerini yapmadıklarını, bu güçsüzlük nedeniyle haklarının gasp
edilmekte olduğunu iddia etti.

MESAM'dan ayrılmalarının bir mücadele olmadığını söyleyen Şeşen,
''Sadece batmakta olan bir gemiyi terkten ibarettir. Hatta batan bir
gemiden kıyıya yüzmeyi becerenler... Ben MESAM yönetimini beğenmiyorum.
2 dönem de hizmetinde bulunmama rağmen bir şey yapılamadığını gördüm.
Dolayısıyla da istifa etme gereği duydum'' diye konuştu.

Şeşen, istifanın sebebinin eser sahiplerinin haklarına adil olarak
kavuşmak istemesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:''Evet biz
genel kurula ekip olarak gittik ama üye profili bizi seçmeye müsait
değil. Yani biz de zaten bu işi yapmaya talip değiliz. Biz sadece
haklarımızı istedik. Hadise budur. 3 dönemdir aynı yönetim seçiliyor.
İlk ikisinde ben de oldum. Birincisinde istifa ettim hiçbir gerekçe
göstermeden. Aslında gerekçelerim vardı. İkinci genel kurulda da yine
beni yönetime seçtiler ısrarla. Ondan sonra geldim baktım ki olacak
gibi değil o zaman da gerekçe göstererek 'bu yönetimle hiçbir şey
olmaz' diye istifa ettim.

Bu genel kurulda da üye profilini gördüm. Eser sahibi olmayan şişmiş
bir üye profili var. Eser sahibi olmayan birçok insan zamanında üye
edilmiş.
Eser sahibi olmayanlar eser sahibi olmayanları yönetime seçiyor.
Dolayısıyla orada nasıl bir oyun oynandığını, nelerin yapıldığını asla
bilmeyeceğim ve bilmek de istemiyorum. MESAM benim menfaatlerime göre
hareket etmemiştir. Eser sahiplerinin menfaatlerine göre hareket
etmiyor. Etmemekte de ısrar ediyor. Benim istifa gerekçem MESAM'ın eser
sahiplerinin haklarını savunamamasıdır.''

Kendisinin koltuk kavgası bulunmadığını ve bu yönde talebi de
olmadığını vurgulayan Şeşen, ''Benim isteğim haklarımıza bir an evvel
kavuşmamız.
Çok net bir rakam söylüyorum. Ben editörümden öğrendim. Benim ve benim
gibi bir eser sahibinin normal şartlarda kanun uygulansa senede alması
gereken para 700 bin YTL imiş. Ben tam olarak hesaplamıyorum ama senede
15-20 bin lira alıyorum'' dedi.

MESAM BAŞKANI BİNBOĞA

MESAM Başkanı Ali Rıza Binboğa da iddialara ilişkin Mart ayı sonunda
demokratik bir genel kurula gittiklerini ifade ederek, o genel kurulda
yönetime girmek için aday olan ve seçilemeyenlerin daha sonra MESAM'dan
ayrılma yoluna gittiklerini dile getirdi.Binboğa, şunları söyledi:

''Bu arkadaşlar ne kadar yandaş arkadaşları varsa MESAM yönetim
kuruluna girmek için geldiler. Aday oldular. Divan heyetine seçildiler.
Hatta divan heyetinin yüzde 90'ı bunlardan oluştu. Bu giden arkadaşlar
her MESAM genel kurulunda aday oldular. Biz üyelere genel kurulda bütün
icraatlarımızı anlattık. Bilançolarımızı sunduk. Hepsi genel kurul
tarafından tartışılıp ibra edildi.''

Ayrılma yolunu seçenlerin söylediklerinin bir tekinin doğru olmadığını
belirten Binboğa, eleştirilen yurt dışı seyahatlere ilişkin olarak da
her yıl katıldıkları uluslararası toplantılar bulunduğunu
kaydetti.Binboğa, ''Gezmeye gitmedik, iş gezisi bunlar. Gelen
arkadaşların da masraflarını sponsorlar karşıladı. Türkiye'nin
müziğinin dünyayla entegre olması için yılda 1-2 toplantıya gidiyoruz''
dedi.

Türkiye'de telif almanın kolay bir iş olmadığını, pek çok dava
açıldığını, bunların da masraflı olduğunu ifade eden Binboğa, bu
masrafların birliğin genel sekreterlik payından yapıldığını, hatta bu
paydan üyelerin sağlık sigortasına da kavuşturulduğunu, böylece mağdur
durumda olan bestecilerin sağlık güvencesine kavuşturulduğunu anlattı.

Binboğa, ''MESAM'dan ayrılıp giden arkadaşların sağlık harcamalarını
bir söylesek. Bunlar da genel sekreterlik payının içinden gidiyor.
Yönetime
gelemedikleri için bunu yaparken Türk telif yaşamına zarar verir bir
hareket içine girdiler. Aslında kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar.
Bindikleri dalı kesiyorlar. Biz Türkiye'de telifi yerleştirmeye çalışıyoruz'' şeklinde konuştu.

Bu hareketin birliğin 5 bin 100 üyesinin zararına olduğunu dile getiren
Binboğa, ''Yani yapılan iş neresinden tutarsanız tutun deve gibi bir
şey. Her tarafı eğri bir şey. Bu kadar arkadaşın gitmesi, MESAM gibi
Everest kadar büyümüş sistemin içerisinden devenin kulağından bir tüy
almak kadar önemsiz bir şeydir'' diye konuştu.

AA

Kangal çocuğu parçaladı

Silivri'de kangal kırması köpek kendisini seven çocuğu parçalayarak öldürdü.

İşadamı Celal İlaldı'ya ait malikanesinin bahçesinde gerçekleşen
korkunç olayda, 5 yaşındaki küçük Azad saldırının ardından olay yerinde
hayatını kaybetti.

Köpek ile çocuğunun birlikte büyüdüğünü belirten acılı baba Celal
İlaldı "Korkunç bir olay köpek beslemyi severdim ancak hayvana güven
olmuyor. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor. Uzak durulması gerekir:"
dedi.

Tekstilci işadamı 62 yaşındaki Celal İlaldı'nın malikanesinde büyük bir
dram yaşandı. Silivri Ortaköy'deki İlaldı Malikanesi'nin bahçesinde, 9
çocuk sahibi olan İlaldı'nın 5 yaşındaki oğlu Celal Azad İlaldı, kendi
besleyip büyüttüğü kangal kırması köpeği "Haydut" tarafından
parçalanarak öldürüldü. Olayı anlatırken konuşmakta güçlük çeken baba,
"Olay günü annesiyle İstanbul'a alışverişe gitmişlerdi. Ben evdeydim.
Döndüklerinde Azad köpeği sevmek için kulübelere doğru koşmuş. Köpek o
sırada parçalamış. Seslere gittim hemen kucağıma aldım. Silivri'de özel
bir hastaneye götürdüm. Ancak zaten olay yerinde hayatını kaybetmişti.
Çok korkunç bir olay. Şimdiye kadar hiç böyle bir şeye tanık olmadım.
Daha önce bu köpeğin hiç saldırgan bir tavrını görmedim. Doktorlar
kıskandığı için yaptığını söylüyorlar." dedi. Köpeği 6 aylıkken
aldıklarını belirten acılı baba, "Azad'la birlikte büyüdüler. Her zaman
yanına giderdi. Onunla oynardı. Ancak o gün öldürmek için saldırmış.
Çok üzülüyorum. Kendi ellerimle beslediğim köpek çocuğumu öldürdü."
şeklinde konuştu. Köpeğin yaşayıp yaşamadığından haberi olmayan baba
Celal İlaldı, "Köpekleri severdim. İnsan dostu sadık dost olarak
bilinirler. Ancak ne zaman ne yapacakları belli olmuyor. Evde
beslenmemeli uzak durulmalı." şeklinde konuştu.

Yaklaşık 10 gün önce gerçekleşen olayın ardından bahçedeki köpek
kulübelerini söktüren Celal İlaladı, oğlunun öldüğü yeri çiçek
bahçesine çevireceğini belirtti. Çiçeklendirme çalışmalarını bugünden
başlatan acılı baba, olay yerine çok sayıda gül diktirirken, ölen küçük
Azad'ın fotoğraf albümlerinde kalan görüntülerde çok sevimli ve
hareketli bir çocuk olduğu gözlendi.

Öte yandan olaydan sonra savcılığın emri ile Ortaköy Belediyesi
tarafından gözlem atına alınan köpeğin çevresinden korktuğu gözlendi.
Kapatıldığı otoparkta bir kamyonun altına giren köpek çevresine korku
dolu bakışlarla baktı. Zabıta ekiplerinin müdahalesine rağmen girdiği
yerden çıkmaması dikkat çekti.

Kanuni süre olarak 10 gün gözetim altında tutulacak köpeğin daha sonra hayvan barınağına götürüleceği belirtildi.

(CHA)

teşekürler arkadaşlar

3.6 milyar dolar kredi geliyor

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yürütülmekte olan Stand-By
Düzenlemesi'nin Yedinci Gözden Geçirme'si, IMF İcra Direktörleri Kurulu
tarafından bugün görüşülerek onaylandı.

Gözden Geçirme'nin tamamlanmasıyla 2 milyar 248 milyon SDR (özel çekme
hakkı- yaklaşık 3 milyar 644 milyon ABD Doları) tutarındaki kredi
dilimi serbest bırakıldı.

Hazine Müsteşarlığı'ndan yapılan açıklamada, böylece, 11 Mayıs 2005
tarihinden bu yana IMF ile yürütülmekte olan Stand-By düzenlemesinin
başarıyla tamamlanmış olduğu bildirildi.

IMF'ye, 7. gözden geçirmeye ilişkin gönderilen niyet mektubu da Hazine Müsteşarlığı'nın internet sitesinde yayımlandı.

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın
imzaları ile 28 Nisan'da IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahnn'a hitaben
gönderilen niyet mektubunda, ekonomik performanstaki iyi gidişata
işaret edilirken, ekoniminin, küresel finansal piyasalarda yaşanan sert
dalgalanmalar karşısında göstermiş olduğu dayanıklılığın, son 5 yılda
uygulanmış olan ihtiyatlı politikaların bir sonucu olduğu belirtildi.

Niyet mektubunda, büyümenin, ''küresel eğilimlere paralel olarak ılımlı
hale gelse de'', güçlü olmaya devam ettiği, ''Rekor düzeydeki petrol
fiyatları toplam cari işlemler açığını genişletse de'', enerji hariç
cari açığın GSYH'ye oranının istikrarlı bir seyir izlediği kaydedildi.

Mektupta, enflasyonun, büyük ölçüde enerji ve gıda fiyatlarındaki
küresel artışın etkisiyle hedeflenen seviyenin üzerinde kaldığına,
ancak çekirdek enflasyonun son 12 ay içinde önemli ölçüde azaldığına
dikkat çekildi. Ayrıca, 2007 yılı faiz dışı fazlasının hedefin altında
kalmış olsa da, net kamu borcu program hedeflerinin çok ötesine
geçerek, GSYH'nin yüzde 30'unun altına indiğine dikkat çekildi.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yürütülmekte olan Stand-By
Düzenlemesi'nin Yedinci Gözden Geçirmesi amacıyla IMF'ye gönderilen
mektupta, 8 Mart'ta kamuoyuna açıklanan revize ulusal hesap verileri
esas alınırken, dış borçlanma ve net uluslararası rezervlere ilişkin
tüm 2007 yılı Ağustos ve Aralık ay sonu hedeflerine ulaşılmasına
karşın, enflasyonda, 2007 yılı Aralık ayı sonunda ''dış bantın
aşıldığı'' kaydedildi.

Mektupta, merkezi yönetim harcamalarındaki hızlanmanın geriye
çevrilmesinde yaşanan güçlükler, emekli aylıklarının ve sağlık
harcamalarının (özellikle özel hastanelerde) öngörülenden fazla artması
ve bazı ürünlere yönelik talebin (özellikle otomobil ve tütün) zayıf
kalmasının etkisiyle tüketime bağlı vergi gelirlerinin azalması
nedeniyle, 2007 yılı Nisan, Ağustos ve Aralık ay sonu kamu maliyesi
hedeflerine ulaşılamadığı belirtildi. Ayrıca, büyük bir enerji kamu
iktisadi teşebbüsünün (KİT) vergi borçları ve ödeme performansında
yaşanan bazı olumsuzlukların da gelirleri olumsuz etkilediği vurgulandı.

Yapısal kriterlere ilişkin düzenlemeler hakkında bilgi verilen
mektupta, 2007 yılı Haziran ayı sonu yapısal kriterinin, Meclis'in
erken seçim kararı alması nedeniyle yerine getirilemediği, ancak söz
konusu düzenlemenin bu yıl Nisan'da çıkarıldığı anlatıldı. Sosyal
güvenlik primleri ve vergiler için birleştirilmiş vergi beyannamesi
formunun 2007 yılı sonuna kadar oluşturulmasına ilişkin yapısal kriter
tutturulamadığı belirtilirken, ilgili kanunnun bu yıl Nisan'da
yasalaştığı ve uygulamanın 2008 yılı sonuna kadar başlamasınının
beklendiği kaydedildi.

YENİ POLİTİKALAR

Son dönemde çok sayıda politika tedbiri alındığı belirtilen mektupta,
bu çerçevede özellikle, 2008 yılına ilişkin olarak kamu sektörü faiz
dışı fazlasının GSYH'ye oranını yüzde 3,5 olarak hedefleyen ihtiyatlı
bir mali politika oluşturulduğu, mali sürdürülebilirliğe önemli katkıda
bulunacak bir sosyal güvenlik reformu kabul edildiği, vergi idaresinin
güçlendirilmesine yönelik önemli adımlar atıldığı anlatıldı.

Enerji sektörünün güçlendirilmesine yönelik plan kapsamında nihai
tüketicilere yönelik ortalama elektrik tarifeleri önemli ölçüde
artırıldığı hatırlatılan mektupta, bunun 5 yıllık sürede yapılan ilk
fiyat artışı olduğuna dikkat çekildi.

Bankaların karşılık yükümlülüklerinin uluslararası normlara uygun
olarak güçlendirildiği belirtilirken, son gelişmeler doğrultusunda
Stand-By Düzenlemesinin Yedinci Gözden Geçirmesi'nin tamamlanması talep
edildi.

UYGULANMAMASI İSTENEN KRİTERLER

Mektupta, alınmakta olan telafi edici tedbirler ışığında, konsolide
kamu sektörü faiz dışı fazlası, KİT'ler hariç konsolide kamu sektörü
faiz dışı fazlası, merkezi yönetim ve sosyal güvenlik kuruluşlarının
faiz dışı harcamaları ve sosyal güvenlik kuruluşlarının dengesine
ilişkin 2007 yılı Aralık ayı sonu performans kriterlerinin
uygulanmaması istendi.

2008 YILINA İLİŞKİN MAKROEKONOMİK ÇERÇEVE

Makroekonomik gerçekleşmeler ve 2008 yılı hedefleri hakkında da bilgi
verilen mektupta, 2007 yılında GSYH büyümesinin, yüzde 4,5 düzeyinde
gerçekleşerek hedefin yarım puan altında kaldığı, bunun kuraklığa bağlı
olarak tarımsal üretimin düşmesi ve net ihracattaki zayıflamadan
kaynaklandığı belirtildi.

Büyüme performansının, küresel ekonomik ve finansal dalgalanmalara
karşı dayanıklılığını korumasının beklendiği vurgulanırken, global
etkenler de dikkate alınarak, yıl sonu büyüme hedefinin bir miktar
revize edilerek, yaklaşık yüzde 4,5 seviyesine çekildiği kaydedildi.

İthalattaki artışa karşın, 2006 yılında GSYH'nin yüzde 6'sı düzeyinde
bulunan cari işlemler açığının geçen yıl yüzde 5,7'ye gerilediği, bu
yıl ise temelde petrol fiyatlarındaki artışın etkisiyle bir miktar
yükselerek, yüzde 6,5 civarında gerçekleşmesinin beklendiği belirtildi.

Geçen yıl doğrudan yabancı yatırımların cari işlemler açığının
yarısından fazlasını finanse ettiğine işaret edilen mektupta, 2008
yılında doğrudan yabancı yatırımların, devam eden birleşme ve satın
alma faaliyetleri ile yeniden canlanan özelleştirme uygulamalarının
desteğiyle, cari işlemler açığının 4'te birinden fazlasını finanse
etmesinın beklendiği kaydedildi.

Mektupta, ''Son dönemde küresel piyasalarda yaşanan kredi
koşullarındaki sıkılaşma ve riskin yeniden fiyatlandırılması eğilimleri
bağlamında, cari işlemler ve sermaye hesaplarındaki gelişmelerin
yakından takip edilmesine devam edilecek ve gerektiği takdirde,
politika ayarlamaları yapılacaktır'' denildi.

PARA POLİTİKASI

Düşük ve istikrarlı enflasyonun sürdürülebilir büyümenin temel unsuru
oludğu vurgulanan mektupta, 2006 yılı ortasında piyasalarda yaşanan
dalgalanmadan bu yana Merkez Bankası tarafından uygulanmakta olan sıkı
para politikası sayesinde; artan küresel emtia fiyatları ve yapılması
gereken yurt içi fiyat ve vergi ayarlamaları nedeniyle son dönemde
yükselen enflasyon oranlarına rağmen, çekirdek enflasyon oranında 2007
yılının başlarından itibaren kayda değer bir düşüş yaşandığı kaydedildi.

''MERKEZ BANKASI, ENFLASYONU İNDİRMEYE ODAKLANACAK''

Dalgalı enerji ve gıda fiyatları ile uluslararası finansal piyasalara
yönelik belirsizlikler, enflasyon görünümüne ilişkin yukarı yönlü risk
oluşturuyor olsa da; önümüzdeki dönemde, makroekonomik politikaların
enflasyondaki düşüş sürecine destek vermeyi sürdürmesinin beklendiği
belirtilen açıklamada, ''Bu kapsamda, Merkez Bankası, enflasyon
görünümüne ilişkin olumsuz gelişmelere 'olumlulara kıyasla' daha
duyarlı olmak suretiyle, son dönemde gerçekleşen fiyat artışlarının
ikincil etkilerini kontrol altına almaya ve enflasyon oranlarını resmi
hedef seviyesine indirmeye odaklanacaktır'' denildi.

Dalgalı kur sisteminin uygulanmasına, uluslararası rezervlerin
ihtiyaten artırılmasına devam edileceği ifade edilirken, uluslararası
piyasalarda artan dalgalanmalar karşısında, son dönemde günlük asgari
döviz satın alım miktarının (Merkez Bankası'nın 2008 yılı programında
belirtilen 30 milyon dolar seviyesinden) 15 milyon dolara düşürüldüğü,
bankaların 30 milyon dolara kadar Merkez Bankası'na ilave satım
yapabilme seçeneği bulunduğu anlatıldı.

FAİZ DIŞI FAZLA HEDEFİNDE DEĞİŞİKLİK

Son yıllarda elde edilen yüksek faiz dışı fazla oranlarının; borcun
GSYH'ye oranında, enflasyonda ve reel faizlerde sağlanan düşüşün
ardındaki temel unsur olduğu kaydedilen mektupta, bu sayede kamu
maliyesi artık çok daha güçlü bir konumda bulunduğu, bu durumun, maliye
politikasının temel göstergesi olan, (revizyon öncesi) GSMH'nin yüzde
6,5'i seviyesindeki faiz dışı fazla hedefi yerine, açık bir orta vadeli
mali çerçeve ortaya konulması imkanını sağladığğı belirtildi.

Buna göre, mali çerçeve, borcun azaltılması hedefine odaklanacak ve
harcama hedeflerine ulaşmaya yönelik güçlendirilmiş kurumsal
düzenlemeler içeriyor. Kısa vadede maliye politikası, Merkez
Bankası'nın enflasyonla mücadelesinin desteklenmesi ve cari denge
üzerindeki baskıların hafifletilmesine odaklanacak.

2008'e GSMH'nin en az yüzde 3,5'i oranında faiz dışı fazla elde
edilmesi hedeflendiği bildirilen mektupta, ''Ekonomideki yavaşlama
eğilimi dikkate alındığında, istihdam piyasası reformları ile (önceden
2009 yılı için planlanmıştı) bazı öncelikli yatırım projelerinin
hızlandırılmasına imkan sağlamak için revizyon ihtiyacı doğduğu"
vurgulandı.

GELİRLERİ ARTIRMAK İÇİN ALINAN TEDBİRLER

Buna göre, bu kalemlerin yaratacağı ek maliyet, toplamda GSYH'nin yüzde
0,5'ini aşmayacak. Bu hedeflerin yakalanabilmesini teminen, gelirleri
artırmak amacıyla; akaryakıt ve tütün ürünlerine uygulanan maktu
vergilerin ayarlanması ile gelir idaresinin güçlendirilmesi de dahil
olmak üzere, birtakım tedbirler alındı.

Mektupta, ''Her ne kadar gelir hedeflerine ulaşılacağına dair inancımız
tam olsa da; gelirlerin tahminlerin altında kalması ya da kamu iktisadi
teşebbüslerinin fiyatlamalarına ilişkin olanlar da dahil olmak üzere,
diğer bütçe varsayımlarının gerçekleşmemesi halinde, ilave tedbirler
uygulamaya konulacaktır'' denildi.

Mektuba göre, personel harcamalarının kontrol altına alınması amacıyla
yeni memur alımlarına getirilen (devlet memuriyetinden ayrılanların en
fazla yüzde 50'si kadar yeni memur istihdam edilmesi yönündeki)
sınırlamalara uyuldu.

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) açıklarının kontrol altına alınmasına
yardımcı olmak amacıyla, sağlık harcamalarında verimliliğin
artırılmasına yönelik tedbirler uygulamaya konulduğu anlatılan
mektupta, elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yapılan son fiyat
ayarlamalarının, KİT'lerin 2008 yılı gelirlerini (fiyat ayarlaması
yapılmamış olması durumuna kıyasla) GSYH'nin yüzde 0,4'ü kadar
iyileştirmesinin beklendiği kaydedildi.

Mektuba göre, işgücü piyasası katılıkları ve istihdam üzerindeki mali
yüklerin azaltılması için hazırlanan reform paketi, yakın gelecekte
hayata geçirilecek. İstihdam paketinin bu yılın bütçesine olan
maliyetinin GSYH'nin yüzde 0,25'inden daha düşük seviyede kalması temin
edildi.

Bu yıl, sağlık harcamalarının hedefi aşmasına yönelik tedbirlerin
alındığı belirtilen mektupta, sağlık sisteminin finansmanına ilişkin
bir aktüeryal raporun Haziran ayı sonuna kadar yayımlanmasının
planlandığı bildirildi.

Mektuba göre, KİT'lerden ayrılanların en fazla yüzde 10'u kadar yeni
eleman istihdam edilmesine devam edilecek ve maktu vergiler ile KİT
ürün fiyatlarının (enerji fiyatları dahil) program varsayımlarıyla
uyumlu olması sağlanacak. Aksi takdirde, ivedilikle telafi edici
tedbirler uygulamaya konulacak. Katma Değer Vergisi'nin veya Gelir
Vergisi'nin yapısını bozacak sektörel vergi indirimlerinden ve kamu
maliyesinin saydamlığına ve mali disipline zarar verecek bütçe dışı fon
tesis edilmesi uygulamasından kaçınılacak.

Sosyal güvenlik reform kanununun Ekim ayından itibaren bütünüyle
uygulamaya konulmasının beklendiği, sosyal güvenlik prim tahsilatının
iyileştirilmesi amacıyla çeşitli önlemler alındığı anlatılan mektupta,
vergi uyumunu artırmak amacıyla alınacak önlemler hakkında bilgi
verildi.

Belediyelerin sokak aydınlatması dahil gecikmiş borçlarının
çözümlenmesine ve elektrik sektörünün mali performansı üzerinde önemli
olumsuz etkisi olan teknik kayıp ve kaçakların azaltılmasına yönelik
detaylı bir eylem planı üzerindeki çalışmaların sürdüğü de bildirildi.

Mali sektör reformları hakkında da bilgi verilen mektupta, Merkez
Bankası'nın mali istikrar açısından kur riskleri üzerindeki gözetimini
etkinleştirmek amacıyla, şirketler kesiminin döviz pozisyonuna yönelik
yeni bir anket çalışması başlattığı, anket sonuçlarının 2008 yılı sonu
itibarıyla yayımlanacağı kaydedildi.

KAMU BANKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ

Mektuba göre, Halk Bankası'nın yüzde 24'lük kısmının önümüzdeki
dönemde, piyasa şartlarına bağlı olarak, ikincil hisse arzına sunulması
için hazırlıklar yapılıyor.Bu aşamadan sonra çoğunluk hisselerinin blok
satışı yapılabilecek. Halk Bankası'nın tamamen özelleştirilmesi
sonrası, Ziraat Bankası için de bir özelleştirme stratejisi
hazırlanacak.

HEDEFLERİN ÇOĞUNA ULAŞILDI

Stand-By düzenlemesinin sonuna yaklaşılırken, programın başlangıcında
belirlenen temel hedeflerin birçoğuna ulaşıldığı belirtilen mektupta,
şöyle denildi:

''Programın başarısının bir yansıması olarak Türkiye, dünyanın geri
kalanı ile olan ticaret ve yatırım bağlarını önemli ölçüde genişletmiş,
AB ekonomilerine daha fazla yakınsama sağlamış, uluslararası rezerv
pozisyonunu güçlendirmiş ve Fon'un mali desteğine olan ihtiyacını
azaltmıştır. Önümüzdeki dönemde, disiplinli makroekonomik politikaları
ve yapısal reformları devam ettirerek, kaydedilen ekonomik başarıyı
daha da geliştirmek ve sağlanan ekonomik refahı daha da artırmak
konusundaki kararlılığımız sürmektedir.''