***{MeKaN}***
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

***{MeKaN}***

wWw.mEkAnN.mUtLuFoRuM.OrG
 
AnasayfaSERKANGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Komik Anılar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
_sagopa_
*(YENİ-ÜYEMİZ)*
*(YENİ-ÜYEMİZ)*
_sagopa_


Mesaj Sayısı : 91
Yaş : 32
(ENERJİ) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(REPP) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(PAYLAŞIM) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(TAKIMI) : Komik Anılar Fenerbahce
(ADIM) : Ad
(S.ADIM) : soyat
(YAŞIM) : düzgün yas
(NERELİ) : _*istanbul*_
(KANKA\'LIK) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(SİTE GÜCÜ) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(AVATAR) : Komik Anılar Bayrak
Ruh Hali : Komik Anılar Israrci
Hayvanım : Komik Anılar Ayi_gif
Rep Puanım : 100
Ödülü : Komik Anılar Yildiz
Kayıt tarihi : 09/09/08

mEkAnN
mEkAnN: mekann_19866

Komik Anılar Empty
MesajKonu: Komik Anılar   Komik Anılar Icon_minitimeSalı Eyl. 16, 2008 5:22 pm

Komik Anılar

Az önce iş icabı Isparta'da bir müşterimizi aradım. Telefonu açan kibar
bayana ilgili kişinin mail adresini sordum. Hanımefendi gayet kibarca
"Bizim burada Internet çekmiyo" dedi !!

Cuma akşamı gecenin bir yarısı Arnavutköy'de taksi arıyordum. Fakat
etrafta bir tane bile yoktu. Arabasını park etmiş yemek yiyen bir
taksici gördüm. Adama yaklaşıp,
"Abi müsait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu.
Taksim'e kadar taksiyi ben kullandım, o paşa paşa yemeğini yedi.

Bir gün minibüste gidiyorum adamın birini cep telefonu çaldı o da açtı
konuştu. Şoför ona bağırdı, kardeşim cep telefonunu kapa diye. Adam da
niye senin minibüsünde abs yok ki dedi. Minibüsçü de herhalde çok
içerlemiş olacak bu duruma motor hararet yapıyo dedi. Bütün herkes
kırıldı gülmekten.

Okula ulaşmak için, Beşiktaş Akaretler'den Sarıyer minibüsüne
biniyorum. Epey boşça olan minibüse, orta yaşlarda bir abi biniyor ve
benim gibi en öndeki üçlü koltuğa, yanıma oturuyor. Az sonra cebinden
cüzdanı çıkarmak için hafifçe ayağa kalkan abimiz, minibüsçünün ani
freni ile kafasını sert bir şekilde minibüslerde motor kabini üzerinde
bulunan tahta para kutusuna çarpıyor. Ebleh bir bakışla yerine oturan
abide bir kısa devre olmuş olacak ki, parayı minibüsçüye uzatıyor ve: -
Bi kısa Camel versene!

Bilirsiniz, bir ara zibidi gençlerde cüzdana zincir takip sarkıtma
modası vardı. İstiklal'de yürürken, yanımdan bu model bir tip geçiyordu
ki, adamın teki bombayı patlattı: "Ne o lan? Köpeğin gıççına mi kaçtı
???"

Bir gün yolda giderken kaset satan bir dükkanın camında aynen şöyle bir
yazi görmüştüm: "Arabalar için çistakli müzik gelmiştir. " Hay Allah'ım
yaa!

Benim bir Murat dayım var. Çok egzantrik bir kişi. Bundan 5-6 sene önce
çok komik bir olay yaşattı bize. Bir gün elinde 40-50 santim boyutunda
bir alüminyum çubuk ile eve geldi ile zor güç uğraşarak bunu 2 günde
spiral bir yay haline getirdi. Ama ne için bunu yapıyordu bilmiyorduk
ve sorunca "benim elbet bir bildiğim var" diyordu. Daha sonra bir
seramik parçası buldu ve bunu matkap ile bir sürü delikler açtı ve
bunlara vidalar geçirdi. Ve yine bu yaptığı yayı bu seramik parçasının
üzerine montaj etti. Daha sonra üzerlerine rengarenk çeşit çeşit
kablolar yerleştirdi. Ne yaptığını bir türlü anlayamıyorduk. Galiba
sonunda üşütmüştü. Dur durak bilmeden bu yaptığı acayip şey ile
uğraşıyordu. Neler yapmıyordu ki? Bu alete sonunda ampul ve hoparlör
bile yerleştirmişti. Ve neyse beklenen gün gelmiş çatmıştı. Yüzünde bir
gülümseme ile odaya girdi ve "işte size dünyanın ilk pilsiz çalışan
radyosu" dedi. Allah Allah! haklıydı! bu ne olduğu anlaşılmayan saçma
şey biraz parazitli olsa bile bir radyo istasyonunu çekiyordu. Bu arada
diğer dayım, tabii kendisi elektronik mühendisi olur, aleti inceliyordu
ama ne olduğunu nasıl çalıştığını bir türlü kavrayamıyordu. Tabii bütün
bu olaylar olurken aleti yapan dayım "sakın fazla kurcalamayın bozulur"
deyip aleti elinden bırakmıyordu.
Mühendis olan dayım öyle kala kalmıştı. "Ben böyle bir şeye hayatımda
rastlamadım" diyordu... Neyse dayım sonunda olayın sırrını açıkladı ve
elbisesinin altındaki küçük el radyosunu çıkarttı. Gülmekten yerlere
yıkılmıştık...

İzmir'den trene binen yaşlı teyze kondüktöre Ege şivesiyle "Menimen'e
gelence beni haber et yavrıım, unutma" der. Gecenin ilerleyen
saatlerinde kondüktör Menemen'i geçer geçmez yaşlı teyzenin Menemen'de
ineceği aklına gelir hemen makiniste gidip haber verir. Makinistte
gecenin bu saatinde teyzeyi buralarda indiremeyeceğimize göre geri geri
gideceğiz soran olursa "tren makas değiştiriyor" deriz diyor. Bir yarım
saat geri geri giderek Menemen'e geliniyor ve Kondüktör teyzeye gidip
haber veriyor "hadi teyze Menemen'e geldik" diye.Teyzem "sağ ol
yavrıım" deyip çantasından hapını çıkarıp içiyor.

1,5 yaşında bir oğlum var. Ee tabi biraz kakada problemliyiz. Oğlumun
bezini değiştirirken, eğer bezimizde kakamız varsa hep onu seni haydut,
seni diye severek alırım. Bu lafımı öyle benimsemiş ki oğlum.. Bir gün
karşıma geçti ve elini kıçına vurarak anne haydut, haydut dedi...Komik Anılar Happy117ku4cm4

İzmirliler bilir, toplu taşımada Kent kart uygulaması vardır. Karta
para yüklersiniz, otobüslerde manyetik okuyucuya tutarsınız ve okuyucu
okuduğuna dair sinyal sesi verir. Kent kart uygulamasının ilk yılıydı.
Yaşlı ama çok tonton bir teyze elinde Kent kartla otobüse bindi.
Nedense kartı şoförün suratına doğru tuttu. (Herhalde paso gibi
gösterilecek zannetti.) Şoför iki-üç saniyelik şaşkınlık periyodunu
atlattıktan sonra,
"Biiiiip!" dedi. Teyze bi şey olmamış gibi geçip şoförün arkasına
oturdu. Otobüsteki herkes kahkahalarda gülerken bense şoförün zekasına
hayran olmuştum.

Duran ve pek dolu olmayan bir minibüse koşarak bindim pek dolu
olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi tam o anda kavga
ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi
birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı çocuklardan biri şoföre parayı
uzattı -Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın ?

Muhittinler ailecek İtalya turuna gidiyorlar. Bilirsiniz Roma hırsızlar
cenneti bu yüzden kaldıkları otelden Muhittinlere hırsızlara karşı
dikkatli olmaları, odalarında hiç bir değerli eşya bırakmamaları tembih
ediliyor. Neyse Muhittinlerde tedbirli olup her şeylerini yanlarında
gezdiriyorlar. Beklenen oluyor ve Hırsızlar odaya giriyorlar. Tabii ki
hiç bir şey bulamıyorlar, diş fırçaları ve bir fotoğraf makinesinden
başka. Hırsızlar tabi sinirleniyorlar bunun öcünü almak için
çırılçıplak soyunuyorlar ve buldukları diş fırçalarını muhtelif
boşaltım organlarına sürüp fotoğraf çektiriyorlar. Muhittinler de
olaydan habersiz diş fırçalarını kullanıyorlar taa ki, İstanbul'a dönüp
fotoğrafları tab ettirene kadar...

Lise 2'nci sınıftaydım. Sınıfımızın espri kaynağı Çağın adında bir
arkadaş vardı. Dur durak bilmez, sınıf içerisinde espriler yapar, yanık
türküler patlatır, derslerin en can alıcı noktalarında bile hocaları ve
bizi yerlere yatırmakta tereddüt etmezdi. Yine bir gün kimya dersinde
oldukça önemli bir konu işlediğimiz sırada arkadaşımız yine bildik
işlerinden birine koyularak durup dururken "23 Nisan kutlu olsun"
şarkısını yüksek sesle söylemeye başladı. Herkes onun bu huyunu
bildiğinden hafif gülüşmelerle geçeceğini sanıyorduk ama susmak
üzereyken Kimya hocamız hızla ona dönüp "Başka bir şey var mı Çağın?"
dedi... Herkes suspus olmuş cevabını bekliyordu. Çağın önce bize süzdü,

sonra hocaya baktı ve hiç istifini bozmadan "HAYDİİİ hep birlikte
söööyyyleeeyeeliiimm !!!" diyerek şarkıya devam etti. Sınıf kopma
derecesini aşarken Çağın'a da her zamanki gibi disiplin kurulunun
yolları gözükmüştü....

Bu hikaye Trakya'da geçmiş gerçek bir olay; Yaşlı bir amca, eşeğinin
üzerinde karayolunda seyretmektedir. Bunu gören trafik polisleri,
amcaya takılmak isterler ve durdururlar.
Polis: Be amca, necin dakman golani? (Golan: Emniyet kemeri.)
Amca: Dakmam be iste!
Polis: E bak gördün mu, şimdi ceza keseceyik.
Amca: Kes bakalım ne keseceysan da gidecem, acele isim var.
Polis: Peki amca, cezayı sana mı yazalim yogsam eşeğe mi?
Amca: ???
Polis: Yani cezayı sana yazarsak beş milyon ödeycen, eşeğe üç milyon ödeycen.
Amca: Bana kes o zaman.
Polis: Neden sana keseyon amca?
Amca: Onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu!

Tam olarak hatırlamıyorum ama 3 sene öncesiydi galiba.. Mersine tatile
gitmiştik. Annemin arkadaşının kızları, ben ve 2 kardeşim. Kızlar ve
kardeşim sahilde güneşleniyorlardı. Bense masum masum tabi olacaklardan
haberim yok muzır kardeşimi yüzdürüyordum.. Sonra onu denizden çıkardım
ve 10 dakika ben kaldım denizde. Bu arada yaşlı amcanın teki beni
denizden çıkarttı zorla. Ne olduğunu anlamadım ilk önce.
Bana bizim muzır kardeşi göstererek 'bu senin kardeşinmiş öyle mi'
dedi. Ben de eveeet dedim. Sonra adam deniz kenarındaki boku
gösterdi.'bak dedi kardeşin naağapmış 'zavallı ben şoka girdim. Bütün
sahil beni izliyor. Bizim kızlar havluları başlarına çekmişler rezil
olduk diye ama ben varım ortada. Sahilde genç dolu, hepsi bakıp
gülüyor. Varya Allah sizi inandırsın hani şu truffy kartlarında olur ya
bok şekli aynı
onun gibi.. Dahası var. Amca dedi ki boku al git çöpe at! Amca sen ne
diyon sahilden milletin önünden bir avuç bokla geçecekmişim Komik Anılar Happy117ku4cm4 Nitekim geçtim... Herkes koptu tabi.. Bir daha da inmedim o sahile ..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
_sagopa_
*(YENİ-ÜYEMİZ)*
*(YENİ-ÜYEMİZ)*
_sagopa_


Mesaj Sayısı : 91
Yaş : 32
(ENERJİ) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(REPP) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(PAYLAŞIM) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(TAKIMI) : Komik Anılar Fenerbahce
(ADIM) : Ad
(S.ADIM) : soyat
(YAŞIM) : düzgün yas
(NERELİ) : _*istanbul*_
(KANKA\'LIK) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(SİTE GÜCÜ) :
Komik Anılar Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Komik Anılar Right_bar_bleue

(AVATAR) : Komik Anılar Bayrak
Ruh Hali : Komik Anılar Israrci
Hayvanım : Komik Anılar Ayi_gif
Rep Puanım : 100
Ödülü : Komik Anılar Yildiz
Kayıt tarihi : 09/09/08

mEkAnN
mEkAnN: mekann_19866

Komik Anılar Empty
MesajKonu: Geri: Komik Anılar   Komik Anılar Icon_minitimeSalı Eyl. 16, 2008 5:23 pm

Bir arkadaş anlattı. geçenlerde Taksim'de yürürken sıkışınca
McDonalds'in tuvaletine girmiş. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya
sallaya restorandan çıkarken elemanlardan biri arkasından seslenmiş:
"Bir gün yemeğe de bekleriz..."

Üstünüze afiyet, o gün biraz mideyi bozmuştum. Ancak aynı gün bir
hastamızı ziyarete gitemem gerekiyordu. Otobüs durağına gittim ve
beklerken wc alarmı çalmaya başladı. sağa sola wc bulmak için baktım.
Az ileride bir pasaj vardı. Orada kesin wc vardır düşüncesiyle başlama
atışını duymuş atletler gibi koşmaya başladım. Pasaja daldım ve orada
dolaşan çaycıdan wc'nin nerede olduğunu sordum. Çaycı iki kat yukarda
sağda olduğunu söylerken ben bir kat çıkmıştım bile. Hemen wc'ye
daldım, ve rahatladıktan sonra derin bir oh çektim. Artık wc'den çıkıp
yarım kalan yolculuğuma devam edebilirdim. Ancak bir sürprizle
karşılaşmıştım. Kapı açılmıyordu. Tüm gücümle kapıyı çektim, yumruklar
tekmeler attım, ama kapının açılmaya hiç niyeti yoktu. Tüm gücümle
bağırmaya başladım. Kimse yok mu orda? yardım edin, kimse yok mu orda?
Bir yandan bağırıyor bir yandan kapıyı yumrukluyordum. Tam yarım saat
geçmişti. Kan ter içinde kalmıştım. Birden yaklaşan ayak sesleri
duydum. Avaz avaz bağırdım. Yardım edin kapı açılmıyor, çıkarın beni
buradan. Kapı açıldı. Karşımdaki, aşağıda bana tuvaletin bulunduğu yeri
tarif eden çaycıydı. Pişmiş kelle gibi sırıtarak, -amma gürültü yaptın
lo,
kafamızı ..ktin be, demez mi. Benim şarteller attı. Bağırmaya başladım.
Koskoca binada bir insan yok mu? Sesimi duyup ta yardım etmeyen
şerefsizdir. Ben merdivenlerden inerken çaycı hala sırıtıyordu.
Şerrrrrrefsiz eşşekoğlueşşek çaycı bozuntusu.

Bir gün bir belediye otobüsünde gidiyordum (yeşil olanlardan yani cep
telefonu ile konuşulması yasak olan otobüs), neyse adamın birinin cep
tel çaldı ve adam konuşmaya başladı belirli bir süre geçtikten sonra
bir bayan adamı uyardı. Lütfen cep telefonunuzu kapatınız diye, adamda
gayet sakin bir şekilde konuştuğu kişiye bu otobüs de cep telefonu ile
konuşmak yasakmış ben telefonu kapatıyorum sen ara dedi... (ve
inanamazsınız otobüsteki herkes yerlere yatmıştı)

Okuldan eve ilerliyordum ve hava da müthiş yağmurluydu bu arada acayip
derecede sıkışmıştım bacaklarımı birbirine dolayıp yürümem bile
faydasızdı ben de dayanamayıp salıverdim zaten yağmur sularıyla
yeterince ıslanmıştım pek bir şey fark etmemişti tamam tamam biliyorum
iğrencim beni anlayabilmen için yaşaman lazım ama itiraf etmeliyim ki
çok rahatlatıcıydı işemek kadar güzel bir şey var mı ya?! Komik Anılar Happy117ku4cm4))

Bir gün arkadaşımla biraz alkol aldık daha sonra eve dönüyoruz.
İkimizde de yeterince alkol var dolmuş geldi ve bindik ineceğimiz yere
yaklaşırken ona "durmasını sen söyle ben söyleyemeyeceğim "dedim. Oda
dolmuşçuya "abi müsait bir yerde iner misin" dedi önce dolmuşçu anlamdı
ama daha sonra dolmuştakilere eşlik edip gülmekten kırıldı indikten
sonra arkadaşım hala ne yaptığının farkında değildi ve "ulan neden bana
bu kadar güldüler" diye sormaya devam ediyordu

Bir abimize Bayburt'tan misafir gelen hayrettin isimli dostumuzu
gezdirmekle mükellef olmuştuk. İlk durağımız alışveriş merkezi olan
Gulfstar dı. Daha binanın girişinde kopmuştuk zaten çünkü, otomatik
kapıya gelince Bayburtlu arkadaş ilk falsoyu vermişti "LO BU KAPININ
KOLU YOK "dedi. Tabi biz bunu fırsat bilip biraz gülmek istedik metin
otomatik kapıya yaklaşıp "AÇIL SUSAM AÇIL"dedi. Tabi kapı açılınca
Bayburtlu arkadaş kendinden geçmişti. Metine dönerek "LO METİN SEN
BÜYÜCİMİSİN" dedi. Tabi biz kırılıyoruz. Neyse içeriye girdiğimizde
Bayburtlu kapanmış olan kapıya "AÇIL SUSAM
AÇIL "dedi. Daha sonra metine dönerek "LO METİN BU KAPI AÇILMIYIR"
dedi. Zaten o sırada biz gülmekten paspas şeklini almıştık bile, tabi
güvenlik görevlileri de .

Güzide İstanbul'umuzun meşhur minibüs hatlarından biri ile Kadıköy
semalarına doğru yol alıyorduk. Son durağa geldiğimizde, şehrin
yabancısı olduğu her halinden belli bir zat minibüs şoförüne eğilerek
"Evladım, deniz otobüsleri nereden kalkıyor "diye sordu. Minibüs
şoförümüzün yanıtı ise kısa ve öz oldu 'Sahilden'.

Vakti zamanında Afyon ilimizin Sultandağı belediyesine eğitim vermek
için gittik ve verdik. Yaklaşık 3 hafta eğitimden sonra müşterimizin
artık olayı kavradığını anlayaraktan Bursa'ya döndük. 1 hafta sonra
bizzat 2 hafta bilgisayar eğitimi
verdiğim muhasebe müdürü telefonda idi. Ve sordu -"xxxxx Bey
bilgisayarla çalışırken masam bitti" !! -"Nasıl yani, masa biter mi
yahu" -"vallaha bitti çalışamıyorum" -"peki biz gelip bakacağız"
Haliyle anlam veremedik şikayete. Olay mahalline vardığımızda manzara
su idi: pek maharetli mudur beyimiz mouseyi sağa sürüklerken masanın
sonuna gelmiş ve orda kalmış biraz daha gitse mouse düşecek diye
korkuyor ve öooyle duruyor Mousecuk masanın ucunda.

Anlataçağım anıya inanmayabilirsiniz. Acayip bişiy çünkü. Adını
veremiycem bir arkadaşım (biz Tolga diyelim) Çarkıfelek'te yarışçam
diye kafayı kırmıştı. Eleman arıyo ama aylarca düşüremiyo numarayı.
Neyse bir gün telefon lak diye düşüyo.
Yarışmadan siz kapatın biz sizi program sırasında arıycaz diyolar. Ama
lütfen hattınızı meşgul etmeyin diyolar bir de. Bizimki (tolga)
telefonun başına geçiyo sevinçle beklemeye başlıyo. Bi yandan da tv'de
yarışmayı izliyo. Ha aradı ha arıycaklar bi vaziyet. Tam o sırada
Tolga'nın dedesi kalp kirizi geçirmesin mi? Annesiyle babası hemen
telefona koşuyorlar ambulansı aramak için. Tolga deliriyor. Hayatta
aratmam, programdan arıycaklar diyo. Yavrum ama deden gidecek diyorlar
bir şey olmaz dedeme abartmayın diyo Tolga. Anneyle baba üzerine
gelince mutfaktan bıçağı kapıyo.
Bir elde telefon bir elde bıçak yaklaşırsanız kendimi bıçaklarım diyo.
Sonu acı aslında; dede vefat ediyo. Hastaneye yetiştirilirken son
nefesini veriyo. Daha fenası (Tolga için en azından) yarışmadan da
aramıyorlar.

Saat geç olmuş. Artık okuldan kalkmışız, dolmuşla gelios. Dolmuş bi
pazar mevki-inden geçerken bi amcaya çarpma tehlikesi atlattı. Dolmuşçu
da kafasını pencereden çıkarıp, "Amca lütfen kaldırımdan gider misin?"
diye rica etti ama bizim amca, "Asıl sensin pezevenk. Ben seni kaldırıp
..kerim!" dedi ve tabii biz yerlere yattık. Dolmuşçu tornavidasını
alıp, dolmuştan inip adamın peşinden koşmaya başladı. Devamını
bilmiyorum çünkü biz gülmekten yerlere düşmüştük...

Benim anım değil, Ülkü Tamer'in anısı. Radikalde okudum, süper komik.
Tiyatroları varmış, turnede Malatya'ya gidiyorlar, Oyun sahneleniyor.
İlk gece şehrin büyükbaşları hep ön safta. Ülkü Tamer oyunda kızın
babasını oynuyor, kızını istiyolar vermiyor. Çocuk aşk acısından ölüyor
vs. Halk acayip etkileniyor oyundan ağlayanlar falan. Oyun bitiyor iki
polis geliyor kulise, komserim sizi istiyor diye. Ülkü Tamer de çok
etkilendi tebrik edeçek heralde diye kalkıp gidiyor. Karakola bir
giriyor, ortalık buz gibi. Komiser bizimkini görünce sinirle ayağa
kalkıyor -"Lan sen ne şerefsiz adamsın be arkadaş. Vermedin kızı, bak
ne oldu gül gibi oğlan öldü gitti." Ülkü Tamer "ama efendim, gak guk"
diye açıklayacak oluyor. Komiser "Sus diyor yarın akşam da gelip
izleyecem eğer yine kızını vermezsen hepinizi karakola alıp falakaya
yatırcam lan"
diyor. Ertesi gün Ülkü Tamerler oyunun sonunu değiştirip oynuyolar.
Kızını veriyo oğlana, oyun bombok oluyor ama komiser en ön safta
mutluluk gözyaşları döküyomuş.

Ataköy'de bir arkadaşımda sabahlamıştım. Sabah otobüse bincem ama
mekanı bilmediğim için durağı sorcak birilerini arıyorum. Kimseler
geçmiyo, neyse sonunda bir polis otosu gördüm. Tarif ettiler durağı.
"Şu bakkalı geç ilerle, ağacın ordan sağa kır ordan sola..." Teşekkür
edip yürümeye başladım. Biraz yürümemiştim ki arkadan bir megafon
"oğlum ağacın ordan sola kırsana lan, bak bak bak dinniyomu hiç, hüşş
alooo" Durağı bulana kadar ekip otosu arkamdan bağırıp durdu.

Bir gün düşünceli düşünceli yolda yürürken, birisine küüüüüüüt diye
çarptım. Bu kadarı da yetmiyomuş gibi ona dönerek "afedersiniz" dedim.
meğer çarptığım şey direkmiş. üstelik sabahtan beri beni takip eden
kişiler de "ne salakmış" diyerek peşimi bıraktılar. arkadaşlarıma
anlattım, direkten özür dileyerek benimle dalga geçmeye başladılar. Ne
kadar rezil, siz düşünün artık.

Bir kış günüydü. Evimizin önüdeki kaldırım buz tutmuştu. Sokağın
başından eve giderken düşerek yokuş aşağı kaymaya başladım. O sırada
balkonda olan oğlum aynen şöyle dedi;- baba eve uğramadan nere
gidiyon!!!

Bizim Erzurum'da Teyyo Dede var. Çok büyük yalancıdır ama çok komiktir
yalanları. Neyse bir gün kahvedeler. Teyyo Dede bir av anısı anlatıyo
ama millet tv'deki maça dalmış. Teyyo dede bakıyo ki kimse dinlemiyo
biraz dikkatleri toplayayım diye başlıyor anlatmaya."Sonra baktim
karşıma bir ayi çıkti" Üç beş kişi maçı bırakıp dönüyo Teyyo Dede'ye.
Teyyo Dede biraz daha ilgi çekmek için bi daha sallıyo "sağıma döndüm,
ola o da ne bi dene kurt" Bi beş on kişi daha dönüyo Teyyo Dede'ye. Bi
daha sallıyo "Ola oğlum sola döndüm , bi dene çakkal" Hemen hemen
herkes dönüyo Teyyo Dede'ye: ama yine de bir iki kişi maça bakıyo hala.
Teyyo Dede son bir kez daha sallıyo "arkama döndüm, ola o da ne arkam
uçurum" Herkes merak ediyo. "Ee sonra ne oldu Teyyo Dede?" Teyyo Dede o
kadar yalan uydurdu ya şimdi nasıl çıkcak işin içinden diye merak
ediyolar bizimkiler. Teyyo dede duruyo duruyo. "Ne olacak, ayı beni
yedi" Hahahaha! Millet gülüyo tabi, sonra biri "İyi de Teyyo Dede bu
ayı seni nasıl yemiş yav, sen yaşıyon işte" diyo. Teyyo da herife şöyle
bakıyo "Bırak Allahın sevirsen, sen buna yaşamak mı diirsen?" diyo.

Sultanbeyli'ye Tiyatro gelmiş. İslamcı oyun oynuyorlar elemanlar. Neyse
oyunun bir yerinde rol icabı İsrail askeri kılığına girmiş elemanlar
filistin genci rolündeki gencin kolunu kırıyorlar. Oyunun başından beri
gaza gelen hacı amcalardan biri tam o sahnede daha fazla dayanamayıp
"Tekbiiiir Allahü ekbeeer " diye bağırarak fırlıyor ve ayakkabısını
çıkarıp İsrail askerlerinden birine fırlatıyor. Asker rolündeki herifin
suratı kan içinde kalıyor. Oyun iptal ediliyor ama işin komiği
ayakkabıyı fırlatan hacı amcaya anlatamıyorlar bunun bir oyun olduğunu.
O hala "münafıklar bırakmadınız diğerlerini de devireyim" falan
diyormuş.

Minibüsteyiz, kızın biri bindi minibüse. Kibar olmaya çalışan abuk bir
kız bu. Neyse kapıyı kapatmaya çalışıyor açıp kapatıyor açıp kapatıyor
ama kapı otomatik olduğu için kapanmıyor. En son dayanamadı bu, "şöfer
bey, ay bu kapı kapanmıyo". Dikiz aynasından pis pis kızı gözetleyen
şoför döndü. "yeter bacı iki saattir ...ktin bıraktın kapıyı zaten"

Bi kaç hafta önce tahlil vermek için laboratuardaydım. Neyse hemşire
önce kan aldı ve idrar tahlili için şu beyaz kaplardan verdi neyse
uzatmayayım bide çizgi çekti buraya kadar manasında, dibinde bi yerde
yani benden önceki adamın
çıkmasını bekledim adam bi çıktı idrarı dolduracağı kabı ağzına kadar
doldurmuştu ve idrar yerlere ellerine falan döküldü. Hemşire bu
kadarına gerek olmadığını söyleyince adamın verdiği cevapta koptum
zaten: -başka kap vermediğiniz için hepsini buna doldurmak zorunda
kaldım.

Yeni bir eve taşınmıştık ev daha yeniydi. 5. katta oturuyorduk,
asansörlü bir apartmandı. Annem bankadan eve geliyordu bende balkondan
gördüm onu ve kapının merceğinden seyretmeye başladım. Annem kapıya
gelip ters ters bakmaya başladı. Ve gidip geliyordu koridorda. Ben de
kapıyı açmadım hala seyrediyordum. Zile basmasını bekledim basmadı. Bir
kaç kere gitti geldi koridorda en sonunda dayanamayıp aşağı doğru
inmeye başladı. O sıra kapıyı açtım anne nereye gidiyorsun dedim. Annem
de çok sevinerek den aa orası bizim ev mi dedi. Bende annemin saflığını
bildiğimden dolayı gülmedim normal karşıladım. Sonra bana demesin mi
ben orayı Naime Kartların evi sanmıştım.orda gülmekten yarıldım tabi.
Kapının üstünde Name Card (yani isim kardı ) yazıyordu annem onu Namie
Kart anlamış Komik Anılar Happy117ku4cm4)) E annem ne de olsa Komik Anılar Happy117ku4cm4 yapar böle şeyler.

Ben ve arkadaşım bir gün bir durakta otobüs bekliyoruz. Bundan yaklaşık
5-6 sene evvel. Takım elbiseli, havalı bakışlar atan bir şehir
magandası da yanımızda beklemeye başladı. Bir müddet sonra belinin yan
tarafında değil de ön tarafında kemerinde asılı duran, iğrenç renkte
kılıflı devasa bir cep telefonunu göstere göstere çıkarttı ve başladı
oynamaya. Bu arada da bizi süzüyor hava atacak ya. Birden -şu bizim
Almanya'daki Selma'yı bir arayayım, diye bir cümle sarf etti bize
kibirli bakışlar atarken. Sonra başladı konuşmaya. Biz de düşünüyoruz:
Vay be maganda hakikaten Almanya'yla falan
konuşuyor be. O zamanlar bizde telefon da yok. Hayıflanıyoruz. Bizimki
konuşmayı şova dönüştürüyor. Tam direktifler verdiği sırada pat,
konuştuğuna inandığımız telefon kulağındayken zangır zangır çalmaya
başladı. Bizimki eşekten düşmüş karpuza döndü bir anda. Ne yapacağını
şaşırdı ve ne dese umarsınız: -Yaa bu telefon bozuldu galiba..

iki arkadaş Kadıköy'deyiz ve acilen telefon açmamız gerekiyor. Her
yerde kontürlü telefon aradık. En sonunda bulduk tabi.. Neyse kartı
makineye yolladık. Makinenin ekranında çok doğal bir yazı belirdi. ACİL
ARAMA İÇİN. bunu gören arkadaş durumun verdiği psikoloji ile tuhaf
şeyler sayıklamaya başladı.-oğlum tuşlara hızlı hızlı bas!'acil
aramadığımızı nerden bilecekler!!!! kahkahalarla altıma sıçtım tabi.

Postanedeyiz, taahhütlü mektup atıcaz. Adamın birisi memura Amerika'ya
göndermek üzere bir zarf uzattı. Memurda gayet saf bir bakışla USA
nerenin kazası diye sordu. Herkeste bir kahkaha. Diğer memur
arkadaşının durumu kurtarmak için hemen ekledi. Kız orası Amerika yaw.

Bir gün belediye otobüsündeyim. Durakta teyzenin biri bindi.
Şoföre;"evladım acelem var ama biletim yok" dedi. Şoför ; "bin
teyzecim, sonraki duraktan alırsın, ama önce bir de yolculara sor"
dedi. Bunun üstüne teyze yolculara dönüp; "Pardon, bir sonraki duraktan
bilet alabilir miyim?" diye sordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Komik Anılar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Komik Kehanetler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
***{MeKaN}*** :: KomikLer :: Komik Fıkralar ve Yazılar-
Buraya geçin: